T. C. Sakarya üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ



Yüklə 1,36 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə7/82
tarix08.09.2018
ölçüsü1,36 Mb.
#67106
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   82

1.1.1.Acemi Ocağı Teşkilatı 
Rumelideki fetihler gelişmeye başlayınca daha çok askere ihtiyaç duyulmuştu. Yaya ve 
Müsellem kuvvetleri ihtiyacı karşılayamıyor ve elde daimi bir ordunun bulunması 
gerekiyordu. Bu nedenle I. Murat tarafından, Çandarlı Kara Halil ile Molla Rüstemin 
tavsiyeleriyle XIV ncü yüzyılın son yarısı içinde Geliboluda bir Acemi Ocağı 
kurulmuştur (Uzunçarşılı, 1988a:5). 
Acemi Ocağının amacı, esir alınan savaşa elverişli Hristiyanları  kısa bir süre Türk 
eğitimiyle yetiştirerek fetihlerde asker olarak kullanmaktı. Alınan esirler, bir süre 
Gelibolu-Çardak-Lapseki deniz hattında çalışan gemilerde hizmet gördükten sonra 
yeniçeri olarak günlük iki akçe yevmiye ile orduya katılıyorlardı. Acemi Ocağı, ihtiyaca 
göre genişletildikten sonra Pencik kanununa göre beşte bir oranında alınan Acemi 
oğlanlar, önce Anadoludaki Türk köylülerine verilerek az bir ücretle çalıştırılıyorlardı. 
Türk adet ve geleneklerini öğrenerek yeni hayatına uyum sağlayan gençler daha sonra 
bir akçe gündelikle Acemi ocağına kayıt edilir mütakiben de Yeniçeri Ocağına 
katılırlardı (Uzunçarşılı,1988a:5-6). 
1402 Ankara Savaşından sonra yaşanan Fetret devrinde ise Osmanlı devleti dağılmanın 
eşiğine gelmişti. Daha sonra tahta çıkan Çelebi Mehmet ve Oğlu II. Murat döneminde 
ordu tekrar düzene sokulmuş, artan asker ihtiyacını karşılamak üzere de Devşirme 
Kanunu çıkarılmıştı. Daha önce hiçbir Türk-Müslüman devletinde görülmeyen bu usüle 
göre; Osmanlı  sınırları içinde yaşayan Hristiyan tebanın yaşları kanuna uygun olan 
erkek çocuklarından yalnız birer tanesi müslüman yapılarak Osmanlı ordusuna 
alınmıştır. Bu çocuklarda Anadolu köylüsünün hizmetine verildikten sonra Acemi 
Ocağına katılır, gürbüz ve yakışıklı olanları saray hizmeti için yetiştirilerek pahişahın 
sarayına verilirdi. Devşirme yasası, ihtiyaca ve zamanın gereklerine göre, tespit edilen 
aksaklıkları giderilerek geliştirilmişti. Yasa gereği devşirme usulü şöyle işlemekteydi; 
Devşirme memurları, eline verilen fermanla kendisine devşirme bölgesi olarak 
gösterilen sancak ve kazalar gidip, yöresel kadıların ve sipahilerin yardımlarıyla bölgeyi 
dolaşır ve kilise heyetlerinin aracılığıyla 8-18 yaşlarındaki Hristiyan çocuklarını 
devşirirdi. Yasa gereği, bir çocuğu olanların oğlu alınmayıp babasının hizmetinde 
bırakılır, fakat birden fazla ise bir tanesi alınırdı. Alınacak çocuğun soyunun belli, iyi 
bir aileye mensup ve orta boylu olmasına önem verilirdi. Kısa boylu, köse ve 
 
11


sanatkârlar alınmazlardı. Her bölgeden devşirilen çocuklar, 150–200 kişilik sürü adı 
verilen kafileler halinde, devlet başkentine gönderilerek iyice muayene edilmeleri 
sağlanır, müteakiben Anadoluya gönderilirdi. Zamanı gelince devşirilen çocuklar Acemi 
ocağına alınarak sürekli silâhaltında bulundurulurdu.  Acemi ocağının ilk zamanlardaki 
mevcudu 3000 kişi kadardı, Koçi beyin risalesinde belirttiğine göre III. Murat’ın Cülus 
tarihi olan 1574 senesinde bu sayı 7495 olmuştu. 17. yüzyılın başlarında I.Anmet 
döneminde ise bu sayı 12.000 i geçmişti (Uzunçarşılı, 1988a:79). 
Kuruluşundan itibaren Acemi Ocağı teşkilatının hizmetleri incelendiğinde 16. yüzyılın 
sonlarına kadar süregelen askeri başarılarda çok önemli bir paya sahip olduğu 
görülmektedir. Devşirme Kanununun, Kapıkulu Ocaklarına asker yetiştirmek suretiyle 
orduyu güçlendirmesinin yanısıra, İslam ve Türk terbiyesiyle yetiştirilen devşirmelerle, 
Müslüman-Türk nüfusunun arttırılmasında ve Rumelinin Türkleştirilmesinde büyük 
yararı olmuştur. Kanuna göre sekiz ile yirmi yaş arasında bulunan devşirme çocukları 
Türk örf ve adetlerine göre yetiştirildikten sonra yeteneklerine göre devlet hizmetlerinin 
en yüksek mertebelerine kadar çıkıyordu. Bilhassa 15. yüzyılın ortalarından itibaren, 
Çandarlı ailesi döneminde devşirmelerin sadrazamlığa kadar yükselmelerine olanak 
sağlanmıştır. Hatta 17. yüzyılın son yarısına kadar geçen süre içinde, sadrazamlık 
görevine genellikle devşirme devlet adamları getirilmiştir. Osmanlı Devletine 
hizmetleriyle büyük katkıda bulunan Mahmut, Gedik Ahmed, Sokullu Mehmet, Lala 
Mehmet, Koyuncu Murad, Kemankeş Kara Mustafa Paşalar gibi devşirme devlet 
adamlarının yanısıra, özellikle 17. yüzyılda devlete zararı dokunmuş oldukça fazla 
devşirme devlet adamı vardır. Devlet idaresi ile kapıkulu efradının tamamen 
devşirmelerin eline geçmesi, devleti kurmuş olan Türklerin önemli görevlere gelmesini 
engellemiş hatta Türkler hakkında “etrak bi idrak” tabiri kullanılmaya başlanılmıştır. 17. 
yüzyılda meydana gelen birçok isyan ve padişahların tahttan indirilme olaylarında 
devşirme devlet adamlarının rol oynadıkları görülmektedir. Bütün bunlara rağmen, 
Türklerden oluşan bir Timarlı Sipahi kuvvetine ilave olarak kurulan devşirme teşkilatı, 
üç kıtada hüküm süren bir imparatorluğun oluşturulmasına büyük katkıda bulunmuştur 
(Uzunçarşılı,1988a:13-30). 
 
 
 
12


1.1.2.Yeniçeri Ocağı 
Balkanlardaki gelişmeler, devamlı bir yaya kuvvetinin bulunmasını gerektirmiş, Acemi 
Ocağı ile de bunun temeli atılmıştı. Hristiyan tutsaklarla devşirmeler, Acemi Ocağından 
yetiştirildikten sonra iki akça gündelikle Yeniçeri Ocağına alınırlar, yetenek ve 
kıdemine göre de gündelikleri artardı. Padişahın özel kuvvetlerinden, yaya askeri olan 
Yeniçeri Ocağının, tam olarak hangi tarihte kurulduğu bilinmemektedir. Ancak 
Uzunçarşılı’nın görüşüne göre, Yeniçeri Ocağının Murat Hüdavendigar zamanında 
kurulmuş olduğuna şüphe yoktur. Yine incelediğimiz kaynakların tamamında bu ocağın 
I.Murat zamanında kurulduğu belirtilmiş, bazılarında kesin tarih olarak 1262 veya 1263 
yılı verilmiştir (Uzunçarşılı, 1988a:144-145; Yücel ve Sevim,1995; TSK Tarihi 
3/1,1964:207). 
Kapıkulu Ocaklarının en güzide birliği olan Yeniçeri Ocağının askerleri, savaşlarda 
hükümdarın bulunduğu merkez hattında yerleşirlerdi. Padişah Yeniçerilerin arkasında 
ve ortasında bir yerde at üzerinde dururdu. Yeniçeriler sefere gidiş gelişlerde ve 
konaklamalarda, padişahın çevresinde bulunur ve onu korurlardı. Yeniçeri Ocağının ilk 
teşkilindeki düzeni ile ocak kuralları hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır. Ancak 
Ocak Kanununun zamanla geliştirilerek Kanuni Sultan Süleyman devrinde en 
mükemmel halini aldığı bilinmektedir. Yeniçeri Ocağı XV. yüzyılın ortalarına kadar 
yaya veya cemaat adı verilen bir sınıftan oluşmaktaydı. 1451 yılında Sekbanların da 
katılmasıyla iki sınıfa çıkmış, daha sonra ağa bölükleri denilen üçüncü bir sınıf daha 
oluşturulmuştur. Yeniçeri Ocağı ilk teşkil edildiği zaman bin yeniçeri alınmış ve her yüz 
nefere bir Yayabaşı Kumandan tayin edilmişti. Yani ilk kurulduğunda Yeniçeri Ocağı 
on ortadan (bölük) oluşmaktaydı. Bu sayı yavaş yavaş artarak 101 bölüğe kadar 
çıkmıştır. Sekban bölükleri de 34 bölük olarak cemaat bölüklerinin altmış beşincisini 
oluşturmuştur.  Aslında 1451 yılına kadar Sekbanlar, Yeniçeri Ocağından ayrı olarak 
müstakil bir ocak halinde bulunuyorlardı. Halk arasında Seymen diye anılan Sekban 
sınıfı padişahla beraber ava gitmekteydi. Fatih Sultan Mehmed, Sekbanlardan beşyüz 
asker kadarını av hizmeti için ayırmış, altı-yedi bin kadar sekban askerini de 65 nci 
Cemaat Bölüğündeki Yeniçeri Ocağına bağlamıştır. Her cemaat bölüğünün, kendine 
özel Oda denilen kışlaları, mutfakları, nişan adı verilen bölük damgaları vardı. Cemaat 
bölüklerinin başında Çorbacı adında bir bölük komutanı bulunuyordu. Sekban ve ağa 
 
13


Yüklə 1,36 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   82




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə