161
sıralanabilir. Bunlar hakiki manada icra edildiğinde kurtuluşu gerçekleştirmeye
yardımcı olurlar.
f) Kurtuluş Durumunda Atman –Brahman İlişkisi
Moksha başlığı altında ifade edildiği gibi Upanishadlar’ın
sunduğu kurtuluş,
gene-doğum çemberinin dışına çıkma ve nihai gerçek olan tanrı ile (Brahman)
birleşme anlamına gelir. Kişinin kurtuluşu gerçekleştirmesi, Atman’ın bütün
canlılarda olduğunu, aynı şekilde bütün canlıların da Atman’da olduğunu idrak
etmesine bağlıdır. Bilen kişi için her şey Atman ile aynıdır. Bu birliği gören kimse
için ne hayal ne de keder söz konusudur.
363
Bir kimse Brahman’ı yaşarken burada
kavrarsa öldüğünde gerçeği görür. Bu dünyada onu kavrayamazsa büyük bir yok
oluşla karşı karşıya kalır. Akıllı kişiler her canlıda onun var olduğunu idrak
ederlerse, bu dünyadan ölümsüz olarak ayrılırlar ve yeniden doğmazlar.
364
Yine her
şeyin içinde gizli halde bulunan ruhun bir ve tek olduğunu algılayan
bilge kişiler,
sonsuz mutluluğa ulaşırlar. Upanishadlar’da bu ruhun tekliği anlatılırken ateş ve hava
örneği verilir. Nasıl ki tek olan ateş veya hava, içine girdiği her cismin şeklini alırsa
onun gibi her varlığın içinde bulunan ruh da içine girdiği şeklin biçimini alır. Bu ruh
akılların akıllısı, değişkenlerin değişmezidir. O istekleri giderendir ve çokluk içinde
tekliktir.
365
Bu görüşlerden birinde Atman’ın birleşme durumunda Brahman’da
kaybolduğu belirtilirken diğerinde Atman’ın özünü muhafaza ettiği dile getirilir.
Buna göre Ruh (atman), ölümle birlikte bedeni terk eder ve çiğ tanesinin parlak
denize düşerek onda yok olması gibi evrensel ruha karışarak kaybolur. Birleşen ve
birleşilen arasındaki bu tür bir özdeşliğe
ulaşan bireysel zihin, Kozmik Zihin’le
363
İşa Upanishad, 6-7.
364
Kena Upanishad, II.13.
365
Katha Upanishad, V.9-13.
162
birlikte var olmaya devam eder. Bu birleşme, bireysel bilinçle evrensel bilinç
arasında tam bir özdeşleşmeye yol açar.
Bu durum, ırmakların denize ulaşması
esnasında, ona karışarak isim ve şekillerini kaybetmeleri benzetmesi kullanılarak şu
şekilde anlatılır: “
İnsanlar da asıl gayeleri olan Tanrı’ya ulaştıkları zaman, O’na
karışıp kaybolur, isim ve şekilleri dağılır ve bir şekilde Tanrı diye isimlendirilirler.
İşte parçaları olmayan bu kişi ölümsüzdür.”
366
Bireyin (atman) kurtuluş durumunda Brahman’a karışarak O’nda yok
olduğunu ifade eden benzer ifadelere kutsal metinlerde sıklıkla rastlanır. Moksha
öncesinde tek başına bir fert olarak yaşayan kişi, moksha sonrasında, Tanrı
tarafından belirlenmiş (hususi) bir hedef için Tanrı ile birlikte yaşar ve onunla
birlikte eylemde bulunur. Özgürlüğüne kavuşmuş olan ruh, doğumların
ve ölümlerin
acımasızlığından kurtularak yüce barışa ulaşır. Özgürlüğünü elde eden ruh,
kölelikten kurtulup Brahman ile birliğe ulaşır. Bütün isim ve şekillerini kaybederek
şahsiyeti ve kişisel kimliği ayırt edilmeyecek bir şekilde Brahma’ya karışır.
367
Böyle
bir sonuç, ancak Brahman bilgisinin elde edilmesinden sonra gerçekleşir.
368
Upanihadlar’da Brahman’a karışan ruhun benliğini koruduğunu belirten
ifadeler de yer alır. Bu anlamda Tanrıların bile atmana zarar veremeyeceği
belirtilir.
369
Kurtuluşu elde eden birey, hiçbir şeye karşı arzu duymaz. Böyle bir
kimse
yine görür, işitir, koku ve tat alır, temas eder, konuşur ve düşünür. Zira bütün
bu kabiliyetler, Atman ile bir ve aynı varlıktır. Atman da Tanrı’nın kendisidir.
370
Bu
durumda kişi ölümsüz olan yönünü keşfettiğinden ölümden, acılardan ve
günahlardan kurtulur. Kurtuluşa ulaşan yani Brahman’ın doğasını bilen kimse, kötü
366
Praşna Upanishad, VI.5.
367
Mundaka Upanishad, III,2,9; III,2,4; III, 2,7; Şvetaşvarata Upanishad, 2.1.5.
368
Katha Upanishad, I,1.17.
369
İsa Upanishad, 6.
370
Brihadaranyaka Upanishad, IV,3.21-22.
163
eylemler tarafından lekelenmez. Brahman’ı bu şekliyle
kavrayan kimse kendini
kontrol ederek sabırlı hale gelir. Kötülük bile onu alt edemez. Bilakis o bütün
kötülüklerin üstesinden gelir. Kötülük ona zarar vermez. Bu kimse kötülük de dâhil
her şeyden özgür hale gelir.
371
Bütün bu açıklamalar, kurtuluşa eren kişinin
Brahman’la birleştiğinde özünden bir şey kaybetmediği görüşünü destekleyici
yöndedir.
Kurtuluş durumunda atman-brahman özdeşliğinin daha iyi anlaşılması adına
Upanishadlar’ın ruh ile ilgili düşüncelerine yer vermekte fayda görüyoruz. Söz
konusu metinlerde gerçek ruh ve görünüşteki ruh olmak üzere iki türlü ruhun
varlığından söz edilir. Gerçek ruh, dünyaya bağlı değildir. O, vücutsuz ve şekilsizdir,
acı ve sevincin ötesindedir. Buna mukabil görünüşteki ruh dünyaya bağlıdır.
Vücudu
ve şekli vardır. Kendi iyi veya kötü fiillerinin sonucu olarak acı veya sevinç hisseder.
Görünüşteki ruh, bu ikilikten kurtularak gerçek ruhta birliğini gerçekleştirirse, keder
ve kölelikten kurtulur.
372
Maitri Upanishad’da bilge Kratu Pracapati, maddesel (görünüşteki) ruhla
gerçek ruhun birleşmesi olayını açıklar. Bedenin içinde var olan “maddesel ruh”;
duyma, dokunma, biçim, tat ve koku alma özelliklerinin birleşiminden oluşur. İyi ve
kötü işlere göre, iyi ve kötü rahimlerden tekrar doğan işte bu maddesel ruhtur. O,
doğanın nitelikleriyle zapt edilir. Bu zapt edilme yüzünden kişinin aklı karışır, aklı
karışınca da canlıların içinde olan yaratıcı Tanrı’yı göremez. Bu niteliklerin
371
Brihadaranyaka Upanishad, IV,4.23-25; Mundaka Upanishad, II,1.10.
372
A.R.Mohapatra, Philosophy of Religion an Approach to World Religions, s. 122. Upanishadlar’a
göre Ruh, içerde sakin olandır. O dünyevi arzular ve amaçlar peşinde koşmakla anlaşılmaz. Benlik
(Ruh) söz, düşünce ya da birçok şeyi işitmekle kavranılamaz. Bkz., Katha Upanishad, 1,2,20. Benlik
Aancak doğruluk, perhiz, gerçek bilgi ve bekârlık ile idrak edilebilir. Bkz., Mundaka Upanishad, III.1-
5. Upanishad metinlerine göre
kendi kendine kavrama için, tapınmanın yanında, öğretici ve
meditasyondan elde edilen bilgi de gereklidir. Araştırıcı mutlak olan Brahma ile aynı varlık
olduğunun farkına vardığı zaman kendisini tanımış olur. Bütün bunlar Upanishad’ların aslında,
insanın bütün tabiatının bir değişimini araştırdığını göstermektedir. Bkz., Mohapatra, age, s. 129.