53
6. Türk
Tıbbi
Onkoloji
Kongresi
Endokrin
Tümörler
Amerikan Kanser Cemiyeti 2012 yılında yeni tiroit kanseri sayısını
56,460 olarak ve bunların 1,780’inin ölümle sonuçlandığını tahmin et-
miştir. Hastalığın insidansı 1973 yılında 100,000’de 3,6 iken 2002’de
100,000’de 8,7’ye yükselmiş ancak mortalite oranı 100,000’de 0,5
olarak stabil kalmıştır (1). Bunun en büyük nedeni subklinik ve
2cm’den küçük papiller tip tiroit kanserlerinin son yıllarda daha sık
teşhis edilmesidir. Tiroit kanserleri tiroit bezinin 2 temel hücresi olan
tiroit hormonlarını üreten foliküler ve kalsitonin üreten parafolikü-
ler hücrelerden kaynaklanır. Foliküler hücrelerden tiroit kanserlerin
90%’ını oluşturan diferansiye tiroit kanserler ve %1-2’sini oluşturan
anaplastik tiroit kanseri kaynaklanırken, parafoliküler hücrelerden
de tiroit kanserlerinin %5-9’unu oluşturan medüller tiroit kanseri
kaynaklanır. Diferansiye tiroit kanserlerini papiller, mikst, foliküler,
papillerin foliküler varyantı ve Hürtle hücreli tiroit kanserleri oluştu-
rur. Tiroit kanseri gelişiminde en önemli risk faktörü özellikle 10 yaş
altı maruz kalınan reaktör kazaları ya da atom bombası testlerinden
kaynaklanan radyoaktif iyot izotoplarının yanı sıra diğer çocukluk çağı
kanserleri nedeniyle uygulanmış olan eksternal radyoterapilerdir.
Chernobyl reaktör kazası sonrası gelişen tiroit kanserlerinin nere-
deyse hepsi papiller tiptir ve de daha yüksek lokal invazyon ve lenf
bezi tutulumuna sahiptir. Diferansiye tiroit kanserlerin %5’i Gardner
sendromu, ailesel adenomatöz polipozis, Cowden sendromu, MEN
2A, ailesel medüller tiroit kanseri ve Carney kompleksi ile ilişkilidir.
Sporadik olgular genellikle asemptomatik olup ailesel papiller kan-
serler genellikle multifokal, bilateral, lokorejyonel ve atipik uzak
nüksler gibi daha agresif seyirlidir. Foliküler ve Hürtle hücreli kan-
serler ise akciğer ve kemik metastazları gibi uzak metastazlar ya-
par. Kötü prognostik faktörler 45 yaş üstü olmak, erkek olmak, az
diferansiye histoloji, tümör boyutu ve tanıda ekstratiroit uzanımdır.
Boyunda lenf nodu metastazı olması daha fazla nodal nüks ile ilişkili
olmasına rağmen kötü prognozla ilişkili değildir. On yıllık sağkalım
%90, medyan tanı yaşı 45, medyan ölüm yaşı ise 75’tir (2).
Tiroit kanserlerinin çoğu fizik muayene esnasında insidental olarak
ya da hastanın boyunda kitle yakınmasıyla ortaya çıkar. Solid ya da
kistik ayrımı yapmak ve ince iğne aspirasyon biyopsisi için yüksek
çözünürlüklü boyun ultrasonu ilk seçenektir. Medüller tiroit kanseri
şüphe edilen olgularda kalsitonin seviyesi bakılmalıdır. Nodüllerin çok
büyük bir kısmı soğuk ya da nonfonksiyone olduğundan sintigrafik
tanı yöntemleri rutin olarak önerilmez.
Diferansiye tiroit kanserlerinde tedavi standardı Amerikan Tiroit Bir-
liği (ATA), NCCN ve Avrupa Konsensusu gibi kuruluşların önerilerine
dayanan cerrahi yöntemler, levotiroksin supresyonu ve radyoaktif iyot
tedavisidir. Kemoterapi ve eksternal radyoterapiden dirençli olgular-
da yararlanılır. Genç yaş hastalar ve küçük tümörler dışında total tiro-
idektomi tercih edilir ancak bu yöntemle reküran larengeal sinir felci
ve hipokalsemi riski vardır (3).
Total tiroidektomi sonrası kalan tiroit kalıntısı için radyoaktif iyot
tedavisi uygulamak nükleer tıp uzmanları arasında gelenek hali-
ne gelmiştir. İyottan zengin diyet, iyotlu kontrast madde kullanımı
ve yetersiz TSH artışı radyoaktif iyot tedavisi başarısını azaltır. Re-
kombinant insan tirotropini (Thyrogen), hastayı hipotiroidiye sok-
maya gerek duymaksızın RAI tedavisi ile birlikte kullanılır. Hastanın
prognozuna göre total tiroidektomi sonrası 50 mCi’den akciğer ve
kemik metastazlı hastalarda 250 mCi’e kadar dozlar kullanılır. RAI
tedavisiyle yanlış pozitif tüm vücut sintigrafisi ve tiroglobulin düzey-
leri de önlenmiş olur. Böylece tiroglobulin düzeyleri takip için hassas
bir marker haline gelir. Tirotropin mikroskobik kanser kalıntılarının
büyüme faktörü olduğundan tiroksin ile suprese edilmelidir. 6 ila 12
ay sonra tiroglobulin düzeyi normal ve boyun ultrasonu negatifse
yılda bir takip yeterlidir. Bir yıl sonunda ölçülebilir tiroglobulin yoksa
2 doz rekombinant insan tirotropini sonrası tiroglobulin düzeyi 2 ng/
mL’in üzerine çıkarsa iyot uptake çalışması yapılmalıdır. Negatifse
PET/CT ile tümör bulma şansı %60’a çıkar (4). İyot pozitif metastaz
varlığında radyoaktif iyot tedavisinin tam yanıt oranları %45 civarın-
dadır. RAI refrakter olgularda kemoterapi uygulanabildiği gibi yavaş
seyirli metastaz varlığında takip de bir seçenektir. Doksorubisin en
İLERİ EVRE TİROİT KANSERLERİNDE yENİ TEDAVİ SEÇENEKLERİ
DoÇ. Dr. ÖZcan yılDıZ
MEdiPol ünviErsitEsi tıP fakültEsi, istanBUl
54
6. Türk
Tıbbi Onkoloji
Kongresi
Endokrin Tümörler
çok çalışması olan kemoterapötiktir ve %17 yanıt oranı vardır. Cispla-
tin ile birlikte yanıt oranları %26’lara çıkar.
Özellikle ilerlemiş diferansiye tiroit kanserinde ve nüks varlığında
BRAF geninde nokta mutasyonlarının keşfi ile hedefli tedaviler
gündeme gelmiştir. Sporadik papiller tiroit kanserlerin %20’sinde
RET/PTC rearanjmanı görülürken 45%’inde BRAF nokta mutasyonu
görülür. BRAF serin-treonin kinaz MAP kinaz yolağını aktive eder.
Papiller kanserlerde RET/PTC, BRAF ve RAS genlerinden birinde
mutasyon olma olasılığı yaklaşık %70’dir. PAX8-PPAR-gamma re-
aranjmanı foliküler karsinomların %35’inde ve Hürtle hücreli karsi-
nomların küçük bir yüzdesinde görülür (5).
VEGF 1-3 ve RAF kinaz inhibitörü olan sorafenib ile yürütülmüş faz 3
DECISION çalışmasında 417 RAI refrakter, son 14 ay içinde progrese
olmuş, ileri evre ya da metastatik diferansiye ya da az diferansiye ti-
roit kanserinde plaseboya karşı sorafenib 400mg günde 2 defa kulla-
nılmıştır (6). Primer sonlanım noktası progresyona kadar geçen süre
(PFS) olarak belirlenmişti. Hastaların %57’si papiller, %25’i foliküler,
%10’u az diferansiye ve %96’sı metastatikti. En fazla metastaz yerleri
akciğer (%86), lenf nodu (%50) ve kemikti (%25). Sorafenib grubunda
medyan PFS plaseboya göre 5 ay daha yüksek gerçekleşti (10,8’e 5,8
ay)(p<0,0001). Hastalık kontrol oranı (6 aydan daha fazla tam yanıt+-
parsiyel yanıt) %54’e %38 olarak saptandı (p<0,0001). En sık grad
3 ve 4 toksisite el-ayak sendromu, hipertansiyon ve hipokalsemiydi.
Bu sonuçlara göre FDA, Kasım 2013’de, artık radyoaktif iyoda yanıt
vermeyen lokal olarak yineleyen ya da metastatik diferansiye tiroit
kanserinin tedavisinde sorafenibi onayladı.
Pazopanib VEGFR alttiplerini inhibe eden oral olarak kullanılan küçük
moleküllü bir ajandır. Ancak diğer onkolojik kinazlardan RET, RET/
PTC ya da BRAF’a karşı etkisi yoktur. 37 hastalık bir RAI refrakter di-
feransiye tiroit kanser grubunda günde 800 mg pazopanib ile %49’luk
parsiyel yanıt ve 1 yıllık %47 PFS değeri elde edilmiştir.
Sunitinib ile yapılan bir faz II çalışmada 33 hastanın %3’ünde tam
yanıt, %28’inde parsiyel yanıt, %46’sınde ise hastalık stabilizasyonu
sağlanmıştır (7).
Lenvatinib, VEGFR, RET ve fibroblastik büyüme faktörü reseptör in-
hibitörüdür. 2015 yılında, daha önce tedavi almamış, radyoaktif iyoda
yanıt vermeyen lokal olarak yineleyen ya da metastatik diferansiye
tiroit kanserinin tedavisinde FDA onayı aldı. Uluslararası çok merkezli
392 hastalık faz III çalışmada PFS, plaseboya karşı 18,3 aya 3,6 ay
olarak belirlendi. Yanıt oranı da %64,8’e %1,5 idi (8).
MEDÜLLER TİROİT KANSERİ
Medüller tiroit kanseri tiroit bezinde yerleşik kalsitonin üreten hücre-
lerden kaynaklanan tümördür. RET proto-onkogenin mutasyonu ile
ilişkilidir ve tüm tiroit kanserlerin %5-9’unu oluşturur. Sporadik ve
ailesel tipi vardır. Sporadik formu daha sıktır (%60-70) ve 20-25 yıl
daha ileri yaşta ortaya çıkar. Ailesel medüller tiroit kanseri MEN ti-
p2A (medüller tiroit kanseri, feokromositoma ve paratiroit hiperplazi)
ve MEN tip2B (medüller tiroit kanseri, feokromositoma, intestinal ve
mukozal ganglionöromatozis ve marfanoid habitus) ile birlikte görü-
lebilirken tek başına ailesel medüller tiroit kanseri de görülebilir. En
sık inisiyal semptom ağrısız tiroit kitlesi olabildiği gibi yüksek kalsi-
tonine sekonder sulu ishal de olabilir. Tanı kitleden alınan ince iğne
aspirasyon biyopsisi spesimeninin kalsitonin pozitif boyanmasıyla
konur. Ailesel hastalığı atlamamak için katekolamin seviyelerinin öl-
çülmesi yöntemiyle feokromositoma taraması yapılmalıdır. Radyoak-
tif iyot sintigrafisi tipik olarak negatiftir. PET/BT ve BT ile evreleme
yapılmalıdır.
Tedavide total tiroidektomi ve bilateral boyun diseksiyonu ya da en
azından tek taraflı boyun diseksiyonu yapılır. Postoperatif radyotera-
pinin yeri yoktur. Kalsitonin ve CEA ile takip edilir. 10 yıllık sağkalım
ailesel ve sporadik olgularda %70-80 civarındadır.
Vandetanib VEGF reseptörü, RET ve EGFR reseptörüne karşı geliş-
tirilmiş ve kabul edilebilir güvenlik profiline sahip en az 2 çalışma-
da metastatik medüller tiroit kanserinde etkinliği gösterilmiş oral
bir ajandır. 331 hastalık ileri evre medüller tiroit kanserinden oluşan
randomize faz III çalışmada vandetanib plasobaya karşı karşılaştırıl-
mış, PFS (HR 0,46 %95 CI 0,31-0,69 p<0,001), objektif yanıt oranı,
hastalık kontrol oranı ve biyokimyasal yanıt oranı vandetanib lehine
bulunmuştur (9). Sık görülen yan etkiler ishal, döküntü, bulantı, hi-
pertansiyon ve baş ağrısıdır. Genel sağkalım datası henüz matür de-
ğildir. Bu çalışmanın sonucuna göre FDA, Nisan 2011’de semptomatik
ya da progrese medüller tiroit kanserinde vandetanib tedavisine onay
vermiştir. Ancak vandetanibin QT aralığını uzatması, torsades de po-
intes ve ani ölüm riski nedeniyle FDA denetiminde özel bir program
dâhilinde uygulanmasına izin verilmiştir (Risk Evaluation Mitigation
Strategy Program). Önerilen günlük doz 300 mg’dır.
Cabozantinib MET, VEGF reseptörü 2 ve RET’i hedef alan oral TKI’dır.
330 hastadan oluşan uluslararası randomize çalışmada, radyolojik
olarak progrese olan medüller tiroit kanserinde cabozantinib 140 mg/
gün plaseboya karşı 2:1 oranda randomize edilmiştir. Cabozantinib
alan grup 11,2 ay progrese olmazken plasebo alan grupta 4 ay PFS
görülmüştür. Yanıt oranı da 28%’e %0 olarak gerçekleşmiştir (10).
Yan etki profili ishal, palmo-plantar disestezi, kilo ve iştah kaybı ve
yorgunluktur. Bu sonuçlarla FDA, Kasım 2012’de cabozantinibi ilerle-
miş metastatik medüller tiroit kanserinde onaylamıştır.
Cabozantinib ya da vandetanibin birbiri ile kafa kafaya yapılmış ça-
lışması bulunmadığından hasta tercihi, yan etki profili gibi faktörler
hekim kararını etkilemektedir. Kalsitoninin iki katına çıkma süresinin
kısa olması ve semptomatik progresyon tedavi başlangıcı için yeter-
li neden olabilir. Bunun dışında takip makul bir seçenektir. Hastalık
kemoterapiye dirençli olduğundan hastalar yeni ajanların denendiği
çalışmalara yönlendirilmelidir.
ANAPLASTİK TİROİT KANSERİ
Diferansiye tiroit kanserlerinin aksine anaplastik tiroit kanseri çok
kötü prognoza sahiptir ve en iyi tedavilerle dahi prognoz bir yı-