26
uğursuz bir devi öldürmek için sürüne dönüşüp onu Davud’un Calut’u devirdiği gibi
devirerek gerçekleşmiştir.
Vişnu nihayet insan haline gelmiş ve iktidarı sadece kendi yararına işgal etmek
isteyen çok sayıdaki savaşçıyı baltası ile öldürmüştür. Halk inanışları içinde yaşayan en
önemli iki bedenlenme Rama ve Krişna’dır. Bazı kaynaklarda şüphe izhar edilmekle
birlikte Buddha da Vişnu’nun avataraları arasında yer almaktadır. Sonuncu olan Kalkin
ise henüz gelmemiştir. İçinde bulunulan Kali Yuga çağı sonunda gelecek olan Kalkin,
düzeni önce bozacak sonra da yeniden kuracaktır
96
. Bu dönemde Vişnu, parlayan
güneş, kurutan rüzgar ve sel olan yağmur olarak dünyayı içine çekecektir
97
.
Ömer Rıza Doğrul, Vişnu’nun Hindu halkı tarafından sevilmesinin bir
sebebinin de sürekli insan kılığına girmesi olduğunu ifade eder. Diğer taraftan Vişnu
kendine inananlara yardım etmek amacıyla arada bir onların bedenine nüfuz ederek
yeryüzüne inmektedir
98
.
Sıcak kanlı bir ilah olarak tasvir edilen Vişnu’ya mistik bir değer de
atfedilmektedir. Zira kendisine inananların sevinç ve kederlerini paylaştığına, onların
suçları ve günahlarıyla ilgilendiğine, ancak insanlar sapıtınca gökyüzünden inip beşer
kılığına girerek halkı doğrultmak ve ruhlarını tazelemek için doğrudan doğruya
çalışmakta olduğuna inanıldığı görülmektedir
99
.
Mahabharata ve Ramayana Vişnu’nun insan avataraların kahramanlıklarının
anlatıldığı iki destan olarak da tanımlanabilir. Mahabharata, Vişnu’nun büyük bir
kahraman olan Krişna bedenine girerek geçirdiği maceraları ve başardığı işleri
anlatmaktadır. Vişnu’nun en önemli avatarası kabul edilen hatta onun yerini tuttuğu
dahi ifade edilen Krişna, sevilen bir kabile lideri ve bir dini müceddit olarak
tanımlanmaktadır. Doğrul’a göre, nasıl ki Hıristiyanlar Allah’ı unutacak derecede
Mesih’i önemsiyorlarsa, Hindular da Vişnu’yu unutarak Krişnayı önemsemektedirler.
Krişna ve İsa arasındaki münasebeti, beşer ruhunun eşit ifadesi olmalarına bağlamakta,
hem doğu hem de batının kendi kahramanını fani bir varlık olmaktan çıkarmak ve onu
gökyüzüne yükseltmek için duyduğu hırsı tatmin etme isteğinin gün yüzüne çıkışı
96
Varenne, a.g.m., s. 303-304; Narayanan, a.g.e., s. 44; Kahraman, a.g.e., s. 95
97
Gonda, a.g.md., s. 288-290
98
Doğrul, a.g.e., s. 98
99
Doğrul, a.g.e., s. 98
27
olarak yorumlamaktadır. Krişna’ya ilahlık vasfının, bir ihtimal olarak kendisini çok
seven yandaşlarının, ölümünden sonra onu ilahlaştırmaktan kendilerini alamamalarına,
böylece ortaya çıkan Krişna mezhebinin yaygınlaşmasının da etkisiyle Brahmanların
Krişna’yı Vişnu’nun insan kılığına girmiş bir tecellisi olarak görmelerine
bağlamaktadır
100
.
Hindular Vişnu’ya ayrı bir önem vermektedirler. Hatta ona kendi gönüllerinde
yaşayan bir ilah gözüyle bakmakta, ruhlarına yol gösterdiğine, onları hayattan alıp
gökyüzüne çektiğine inanmaktadırlar
101
. Rig Veda’da güneşi temsil ettiğine inanılan
Vişnu’nun cüce avatarası ile dünyayı üç uzun adımda dolaşması tıpkı güneşin doğudan
sabah doğuşu, tepeye gelişi ve batışı gibi üç kozmik olayla simgelendirilmektedir
102
.
Korhan Kaya, Vişnu’nun, Ariler Hindistan’a gelmeden önce de yerli halkın
tapındığı bir tanrı olduğunu ifade ederek sonraki dönem edebiyatında güneşle
ilişkilendirilmesini açıklamaya çalışmaktadır. Önceleri yerli halkın tapındığı bir
tanrıyken, sonradan Brahma ve Şiva ile Hinduizm’in tanrı üçlemesini oluşturmuştur
103
..
Rig Veda’ya göre Vişnu İndra’ya, Vrtra ile kavgasında, gök ile yer arasındaki
boşluğu yayarak yardım etmiş müttefik bir tanrıdır. Oluşan bu boşluğu üç adımda
aşması ve üçüncü adımda tanrıların katına erişmesi ile de Vişnu’nun hem uzay
boşluğunu, hem hayatı yücelten yararlı ve mutlak egemen enerjiyi ve hem de dünyayı
destekleyen kozmik ekseni simgelediği düşünülmektedir. Ayrıca onun, evrenin üst
bölümünün payandası olduğu belirtilmektedir
104
.
Upanişadlar’da ise üstün bir tanrı olarak yüceltilen Vişnu’nun çeşitli sıfatları
vardır: Savayambu, kendiliğinden olan; Ananta, sonsuz; Hari, kendine bağlayan, çeken;
Mukunta, kurtarıcı; Madhava, baldan; Keşava, uzun saçlı; Narayana, varlıkların kaynağı
ve barınağı
105
.
Vişnu’yu yüce tanrı kabul eden ve ona tapınanların oluşturduğu mezhebe
Vişnucu anlamında Vaisnava denilmiştir. Hint düşünürlerinden Ramanuja ve
100
Doğrul, a.g.e., s. 99
101
Doğrul, a.g.e., s. 100
102
Cesary, a.g.e., 13
103
Kaya, “Önsöz”, s. 17
104
Eliade, Mircea, Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi, çev. Ali Berktay, c. I, Kabalcı Yayınevi,
İstanbul 2003, s. 256
105
Meriç, a.g.e., s. 128
28
Madhva’nın görüşlerine dayandığı ifade edilen Vişnucu mezhebin, Chaitanya ve
Ramananda gibi şairler vasıtasıyla yayıldığı ifade edilmektedir
106
.
c. Şiva
Vişnu gibi, Şiva da daha çok Upanişadlar’da geçen Hint tanrılarından biridir.
Onun da gücünün pek çok görünümü olmakla birlikte Vişnu gibi sürekli inkarnasyonu
gerçekleşmemektedir. Trimurtinin yok edici tanrısı olarak tanımlanan Şiva, her kozmik
dönemin sonunda dünyayı yıkan tanrı olarak bilinmektedir
107
.
Hayat ve ölüm tanrısı olarak da tanımlanan Şiva, başında bir hilal ve üç gözlü
olarak tasvir edilmektedir. Boynunda ise kafataslarından yapılmış bir gerdanlık asılıdır.
Birçok kolu, balta ve mızrakları tutup kaldıran elleri vardır. vücuduna yılanlar
dolanmıştır. Bazen yarı erkek, yarı kadındır; çünkü o hem erkek hem de kadın sevgili,
bütün insanlarca şehvet anında kendisine tapınılan tanrıdır
108
.
Pek çok tasviri bulunan Şiva’yı geleneksel tasavvur, basit bir peştemale
sarılmış, buzullar ve kayalıklar arasında yüksek dağların içinde tayüzyılörle oturmuş bir
vaziyette betimlemektedir. Elinde üçlü keskin bir çelik tutan Şiva, boynunda da insan
kafataslarından bir kolye takmaktadır. Bedeni küllerle sarılmıştır. Bir zahidlik havası
hakimdir. Silahı ve kolyesi tehditkar bir görüntü sergilemekte dünya ile ilgili işlere hiç
müdahale etmemektedir. Mükemmel bir münzevi görünümündedir. Topuz halinde
düğümlenmiş uzun saçları vardır ve bu saçlardan Ganj akmaktadır. Bunun nedeninin de
Ganj’ın şiddetini, dolayısıyla tesirini azaltmak olduğu ifade edilmektedir. Topuzunun
içine yerleştirildiği düşünülen aya benzeyen tacı mevcuttur. Ay ile simgeleştirilen Şiva
burada iki özelliğini gün yüzüne çıkarmaktadır. İlki karanlık, soğuk ve sert karakterle
zahidane bir tanrı figürü, diğeri ise hindu mitolojisinde kötü karakteri simgeleyen bir ay
tanrısı figürü. Linga ile sembolize edilmesi, bunun cinsel gücün alameti olduğu ve
neslin devamlılığını işaret ettiği düşüncesidir. Şiva, dans tanrısı (Natajara) olarak da
tasavvur edilmektedir
109
.
106
Yitik, Hint Dinleri, İzmir İlahiyat Vakfı Yayınları, İzmir 2005, s. 37
107
Narayanan, a.g.e., s. 45; Hardly, Friedhelm, “The Classical Religions of India”, World Religions, part
4, ed. Steward Sutherland v.dğr., G.K. Hall&Co., London 1988, s. 610
108
Challaye, Felicien, Dinler Tarihi, çev. Samih Tiryakioğlu, Varlık Yayınları, İstanbul 1972, s. 82
109
Varenne, a.g.m., s. 306-307
Dostları ilə paylaş: |