Dinler tariHİ BİLİm dali



Yüklə 1,11 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə13/45
tarix22.10.2018
ölçüsü1,11 Mb.
#75425
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   45

 
29
Diğer tanrılar cennetin tanrılarıyken  Şiva dünyanın tanrısıdır.  İnsan katilidir. 
Hastalıkları o gönderir. Kuralsız, sert; askerler, hırsızlar, soyguncular ve 
 
dolandırıcıların patronudur
110
.  
Temelde iki görünümlü, ölüm ve zamanla özdeş olarak bilinmektedir. Yıkıcı 
tanrı Şiva, en çok Hara (öldüren) ve Bhairava (korkunç) olarak anılmaktadır. Altmışdört 
görünümünün varlığından bahsedilmekte ve bazen insan görünümünde insan işlerine 
karıştığı ifade edilmektedir.  Güçlendirici görünümü de vardır. Bazı destanlarda üçlü 
birliğin en fazla yüceltilen tanrısı olarak görülmüştür. Önce suları yaratan sonra  
Brahman’ı da kapsayan “Altın Tohum”u göğsünde depolayan Şiva’dır. Çok kollu, 
kozmik simgelerle yüklü dans eden kral şeklinde betimlenen Şiva’nın görevlerinden biri 
de sanatsal ve kurgusal işlerin koruyuculuğunu yapmaktır. Himalaya’nın tepesinde yoga 
oturuşundadır. Binek hayvanı “Beyaz Nandin” (boğa) dir. Bazen şeytanlara karşı verilen 
savaşların baş kişisi, bazen uzanıp yatan beyaz bir cüce gibi hareketsiz bir varlık olarak 
tasavvur edilmektedir. Gücünü kendinden doğan ve kadınları cisimlendiren çaktilere 
aktarmaktadır. Şiva’nın çaktisi Durga, Vişnu’nunki ise Lakşmi ya da Sri’dir
111
.  
Alemin geçirdiği dört uzun devrin son dönemlerinin hükümdarı olan Şiva, 
ilahların dünyanın kuruluşunda ölümsüzlük şarabına sahip olmak amacıyla dünyayı 
çalkaladıkları zaman, şeytanların zehirledikleri okyanusun suyundan içtiği için boğazı 
mor olarak bilinmektedir
112
.  
Şiva’nın birlikte tasvir edildiği zevcesi Durga (Kali) Himalaya’nın kızı 
addedilir. Hem korkunç hem de cazibelidir. Şiva mezhebi mensuplarınca her ilahın, 
yaratıcı gücünü temsil eden ve kendisiyle birlikte tasvir edilen böyle bir ilahesi vardır. 
Hatta bazılarına göre ilah böyle bir kuvvet bulunmadan dünyayı asla yaratamazdı
113
.  
Şiva’nın antik ismi Rudra’dır. Kızgın, hiddetli tanrı anlamına geldiği ifade 
edilmektedir. Zamanın başlangıcında hırslı bir avcı olarak görünen Rudra, yaratıcıyı 
aşık etmek için okunu bakire kızı şafağa yönlendirmiştir. Onlar iki antilop şeklindedirler 
ve birleşimlerinden insanlık doğmuştur
114
.  
                                                 
110
 Kramrisch, Stella, “Siva”, ER, c. XIII, s. 338-341; Eliot, a.g.e., s. 140 
111
 Renou, a.g.e., s. 41-43 
112
 Parrinder, a.g.e., s. 27 
113
 Schimmel, a.g.e., s. 117 
114
 Kramrisch, a.g.md., s. 338-341 


 
30
Şiva’nın Vedalar’da zikredilen bir tanrı olmadığı, ona atfedilen niteliklerin göz 
önünde bulundurulmasıyla Rudra’nın zamanla Şiva’ya dönüşmüş olduğu ifade 
edilmektedir.  Şiva’yı yüce tanrı ve ona tapınmayı temel dini görev kabul edenlerden 
oluşan bir mezhep olarak Şivacılık ortaya çıkmıştır. IX. asır Hindu filozoflarından 
Shankara ve Kumarila’nın görüşleriyle yayılan mezhebin diğer mezheplere oranla 
zahidliğe düşkün olduğu belirtilmektedir
115
.  
 
4. Hint Mitolojisinde Avataralar 
a. Büyük Destanda Avataralar 
Son dönem Upanişadları ve Büyük Destan Mahabharata ile paralel geliştiği 
ifade edilen Hint epik şiirindeki Maha-Bharata, Bharatalar’ın Büyük Savaşı anlamına 
gelen Hint koşuklarının ilk ortaya çıkışı M.Ö.II. yüzyıla dayandırılmaktadır
116
. Yüz bin 
mısradan oluştuğu
117
 ve dört beş yüzyılda tamamlandığı ifade edilmektedir
118
. Bu 
eserler tanrı düzeyinde kral ailelerinin hayatlarını konu edinmekte ve daha çok 
kahramanlık hikayelerinden bahsetmektedirler. 
Çeşitli tanrıların görünümlerinin yer aldığı Mahabharata’da Vişnu’ya atfedilen 
on avataranın yer aldığı belirtilmektedir. Sayıları hakkında farklı rivayetlerin bulunduğu 
avataraları Parrinder söyle sıralamaktadır: Kuğu, Balık, Kaplumbağa, Yaban Domuzu, 
Aslan-Adam, Cüce,  Baltalı Rama, Rama, Krişna ve Kalkin. Aynı zamanda Buddha’nın 
da on  içinde kabul edildiğini ifade eden Parrinder, bazı listelerde kuğunun yer 
almadığını, bazılarında da kuğunun yanında at başlı avataranın da yer aldığını ifade 
etmektedir
119
.   
Mahabharata’da, Vişnu’nun  yaratış mitosunun anlatıldığı on ikinci kitapta 
belirtildiğine göre o yaratılış öncesi bir okyanusun üzerinde uyumaktadır. Başında 
sığınak olarak kullandığı binlerce yılan kafasından oluşan başlığıyla sükûnet içindedir. 
Vişnu uyurken karnından bir lotus çıkar ve tanrı Brahma ondan doğar. Sonrasında da 
dünyayı yaratır. Bu döngüsel yaratılış sonsuza kadar binlerce yıl boyunca devam 
                                                 
115
 Yitik, a.g.e., s. 36 
116
 Renou, a.g.e., s. 20 
117
 Parrinder, a.g.e., s.19   
118
 Renou, a.g.e, s. 20 
119
 Parrinder, a.g.e., s. 22 


 
31
etmektedir. Sırasıyla Krita, Treta, Dvapara ve Kali olmak üzere her bir devirde dört çağ 
mevcuttur. Bu çağlar sırasıyla beyaz, kırmızı, sarı ve siyahtır. Bugün içinde yaşanılan 
Kali çağı en kötüsü ve sonuncusu kabul edilmektedir. Ayrıca demir çağı olarak da 
nitelendirilmektedir
120
.  
Mahabhara’tada yer aldığı belirtilen Vişnu’nun at-başlı avatarası Hayasira ya 
da Hayasirsha’nın hikayesine göre; iki şeytan evrenin parçalanması  sırasında Brahma 
uyurken Vedalar’ı götürmüştür. Vişnu, bir kuğu ve aslan başlı olarak Krita çağında 
Vedalar yeniden yaratılana ve yeniden düzenlenene kadar okyanuslar üzerinde gezinir 
ve dünyayı koruma görevini yerine getirmiş olur. Parrinder, At’ın mitolojide ortak bir 
figür olduğunu ve güneşle ilişkilendirildiğini ifade etmektedir
121
.  
Parrinder, bazı  listelerinde yer almasına ve kendi listesine de koymasına 
rağmen, Büyük Destanda pek de popüler olmadığını ifade ettiği kuğu avatarasının 
Vişnu’nun at-başlı avatarası gibi çalınan Vedalar’ın geri alınması üzerine kurulu 
olduğunu ve kuğunun da güneşle ilişkilendirildiğini belirtmektedir
122

Yukarıda ifade edildiği gibi, bazı listelerde her ne kadar Vişnu’ya atfedilen 
kuğu ve at-başlı avataralardan bahsedilse de listenin başında genellikle balık avatarası 
yer almaktadır. 
Antik dönem Asya mitolojilerindeki, insanoğlunun büyük selden bir gemiyle 
kurtulması mitine benzetilen balık avatarasının hikayesi, Satapatha Brahmana’da, 
premeval (yaratılış öncesi) insan Manu’nun, yıkanırken ellerinin arasına bir balığın 
gelmesi ve ondan  bir gemi yapıp ailesini ve her yaratıktan bir çift alıp sular yükselince 
gemiye binmelerini istemesiyle başlar. Nihayetinde Manu denileni yapar ve 
beraberindekilerle gemiye biner. Sel olunca da balık bir iple gemiyi kendi boynuzuna 
bağlar ve onları çabucak kuzey dağlarına götürür. Ancak Parrinder, burada Vişnu’ya 
dair bir referansın bulunmadığını belirtmektedir
123
.  
Diğer taraftan önceleri çok küçük olan balık Manu tarafından önce bir 
kavanoza, sonra bir göle, daha sonra bir nehre ve nihayetinde de bir okyanusa atılacak 
                                                 
120
 Parrinder, a.g.e., s. 22 
121
 Parrinder, a.g.e., s. 23 
122
 Parrinder, a.g.e., s. 23 
123
 Parrinder, a.g.e., s. 23 


Yüklə 1,11 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   45




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə