53
oldukça iyi çevrilidir. Kalenin kuyusu iyi kazılmıştır, çevresinde bağlar
bulunmaktadır.
• Yeni Ürgenç Kalesi: Kale iyi yapılmıştır. Amuderya’nın sol yakasında,
deryadan 12 km uzaklıkta kuyunun etrafında kurulmuştur. Bu şehir, Aral
Gölü ile Hive arasındaki kurulu şehirlerin en büyüğüdür. Çevresi ve içi
kalabalık ve sıkı yerleşimlidir. Korunması iyi görünüyor. Çevresi tamamen
bağlarla kaplıdır. 1870 yılında verilen bilgilere göre şehirde toplar da
bulunmaktadır.
• Hive Kalesi: Hive’de 20.000’den fazla insan yaşamaktadır. Şehri
çevreleyen duvarlar oldukça kötüdür. Yeni Ürgenç’ten 30 km uzaklıkta
kurulmuştur. Şehrin su ihtiyacı hanlığın en büyük kuyusu olan Palvanata
kuyusu sayesinde sağlanmaktadır. Şehri çevreleyen duvarların çevresinde
birçok kuyu bulunmaktadır. Şehrin yakın çevresinde bağlar bulunmaktadır;
fakat içinde bağ bulunmamaktadır. Şehrin içinde bulunan havuzların
çevresi tamamen ağaçlarla kaplıdır. Şehrin kalesi çok geniştir. Bu kale
içine han ve yakınları yerleşmiştir. İç kale çok iyi çevrilmiştir.
Resim 21: Emîr Timur’un annesi için Göne Ürgenç’te yaptırdığı türbe. Göne Ürgenç–1996.
(Fotoğraf: Salih Yılmaz)
54
• Hanka Kalesi: Hive’nin 35 km kuzeydoğusunda kurulmuştur. Bu kale
Hive’den Buhara’ya uzanan kervan yolu üzerindedir. Deryanın sol
yakasında deryadan 3–4 km uzaklıkta bulunmaktadır. 1870 yılına ait
belgelere göre şehri çevreleyen duvarlar oldukça iyidir. Kuyu, şehrin
sadece bir yakasında kazılıdır. Şehri bağlar çevrelemektedir.
• Hazarasp Kalesi: Hive’den yaklaşık 65 km doğuda kurulmuştur.
Amuderya’nın sol yakasında, deryadan 16 km uzaklıktadır. Bu şehir
Hanka’dan biraz küçüktür. Şehir, büyük ve kalın duvarlarla çevrilidir.
Duvarın kenarlarında derin kuyular bulunmaktadır. Hive kalesinden sonra
hanlıktaki en büyük kale Hazarasp Kalesi’dir.
• Pintyak Kalesi: Hanlığın en doğu ucunda bulunan bir kaledir. Bu kale çok
küçüktür. Deryanın sol yakasında, deryadan 7 km uzaklıkta kurulmuştur.
• Göne (Köhne) Ürgenç: Burası Türkmenlerin merkezidir. Bu şehir
Hocaeli’nin 30 km güneybatısında, Hive’nin de yaklaşık 170 km
kuzeybatısındadır. Şehrin hemen yakınından deryanın büyük bir kolu
akmaktayken şu anda kurumuş hâldedir. Bu şehir günümüzde eski önemini
kaybetmiştir. Şu anda nüfusu oldukça azdır. Şehri çevreleyen duvarlar
yıkılmak üzeredir.
Rusların 1873 yılında yapmış oldukları saldırı öncesinde adını saydığımız
büyük kaleler dışında bazı küçük kaleler de bulunmaktaydı. Bunlardan başlıcaları
Ürge’den 12 km uzaklıkta olan Cankala ve 1864’de Davkara’da yapılan
Kılıçkala’dır. Bu kalelerde, Hive Hanlığı’nı oluşturan kabilelerin her birinden bir
kısım halk yaşamaktaydı. Ancak Karakalpaklar ve Kazaklar, Amuderya’nın aşağı
kısımlarında kendilerine ait kale ve şehirlerde de yaşamaktaydılar. Bu kalelerden
bazıları sağlamlık açısından Hive kalelerinden daha iyi durumdaydı. Karakalpaklar
ve Kazaklar aslında bu kaleleri Türkmenlerden korunmak için yapmışlardır.
Karakalpaklar ve Kazaklar tarafından Amuderya’nın kuzey yakasında (sağ
yakasında) yapılan bu kalelerden başlıcaları; Nökis, Nazarkala, Kalendarkala,
Biybazar, Şeyh-Abbasveli ve Şorahan’dır.
142
142
TGVİA RF, fond: VUA, dosya: 6787, s. 1–38.
55
Hive Hanlığı’nın yukarıda saydığımız belli başlı şehirlerinden birçoğu ünlü
kervan yollarının geçtiği güzergâh üzerinde kurulmuştur. Örneğin Aral Gölü’nden
başlayan yol Ürgenç üzerinden Pintyak’a gidiyordu. Bu yolun uzunluğu 48 km
civarındaydı. Aral Gölü’nden çıkan ikinci bir yol ise Konırat üzerinden Hive ile
kesişmekteydi. Bu yolun uzunluğu da yaklaşık 40 km idi. Rus askerî araştırmacılara
göre Hive üzerine yapılan seferlerde Konırat üzerinden Hive’ye giden yol Rusların
işini oldukça kolaylaştırmış ve Rus ordusuna iki günlük bir avantaj sağlamıştır.
İkinci yol ise Amuderya bölgesinin düşmesinde anahtar rol oynamıştır. Ruslar Hive
üzerine Konırat üzerinden yürüdükleri esnada Karakalpaklardan yardım
görmüşlerdir.
143
b- Nüfus Yapısı
Hive Hanlığı, içerisinde birçok Türk topluluğunu barındıran bir federasyon
niteliğindeydi. Hanlık içerisinde yaşayan en büyük Türk topluluğunu Özbekler
oluşturuyordu. Hanlığın yönetiminde yer alan Özbekler, en verimli toprakların da
sahipleri durumundaydılar. Özbeklerin birçoğu tarım, hayvancılık ve balıkçılıkla
uğraşmaktayken yine önemli sayılabilecek bir kısmı da şehirlerde oturmakta ve
ticaret, zanaat, ipekböcekçiliğiyle de meşgul olmaktaydı. Ruslar, şehirlerde oturan bu
Özbekleri diğerlerinden ayrı olarak “sartlar” diye adlandırmışlardır.
144
Hive Hanlığı’nda yaşayan kabileler içerisinde Özbeklerden sonra
Karakalpaklar önemli bir nüfusa sahipti. Karakalpaklar, Amuderya’nın aşağı
akıntısında ve Aral Gölü’ne yakın topraklarda yaşamaktaydılar. Bunlar tarım,
hayvancılık ve balıkçılıkla uğraşan göçebe bir topluluktu.
145
Karakalpaklar, Hive
Hanlığı içerisinde yaşayan kabileler arasında en zor şartlarda yaşayan grubu
oluşturmaktaydılar. Hive Hanlığı tarihçilerinden Danilevskiy, Karakalpaklar
hakkında şunları yazmaktadır: “Karakalpaklar birkaç bölüme ayrılır.
Karakalpakların çoğu hanlığın kuzey bölgelerinde yani Aral Gölü’nün güney ve
güneybatısında, Amuderya’nın aşağı akıntısında, Konırat, Hocaeli, Mangıt ve
Kıpçak çevresinde yaşamaktadırlar. Bunların bir bölümü de Davkara Gölü çevresine
143
TGVİA RF, fond: VUA, dosya:19252, s. 1–41.
144
TGVİA RF, fond: VUA, dosya:19252, s. 1–41.
145
TGVİA RF, fond: VUA, dosya:19252, s. 1–41.