Dr. Asaf Ganbarov
350
yaşayan tüm halkların barış içinde eşit yaşamları için gereken şartların oluşturulması
talepleri dile getirilmiştir.
İşçilerin hakları konusunda ise İttihatçılar Menşeviklerin programını
desteklemişler. Daha sonrakı dönemlerde gördüyümüz üzere, İttihat partisi bölşevik-
sosyalist partilerle birge hareket ederek Hükumeti zor durumda bırakmıştır.
21
İttihadın
programında yer alan bir diğer talebi de toprak reformlarının geciktirilmeden
gerçekleştirilmesi idi. Buna göre, toprak karşılıksız olarak köylülere dağıtılmalıdır.
İttihat partisinin bünyesinde çok sayıda ileri görüşlü aydınların olması, bu
partinin eğitim problemleri üzerinde önemle durmasını sağlamıştır. Nitekim parti
kurucuları arasında ünlü eğitimciler vardı. İttihatın eğitimle
ilgili temel görüşü genel
ve zorunlu “ibtidai mekteplerin” açılması idi. Diğeri ise Azerbaycan aydınlarının
ortak amaçı olan “okulların millileştirilmesi” sürecinin hızlandırılması talepleri idi.
22
Eğitim konusunda İttihatla Müsavat Partisi arasında temelde her hangi bir anlaşmazlık
yoktu.
İttihat partisi Hükumet krizlerinin yoğunlaştığı dönemlerde sosyalizme sempati
duymayı açıklamaktan çekinmemiştir. İttihat gazetesi Sosyalizm ile iligili şunları
yazmaktaydı: “Bolşevizm
, tüm insanlığı ve aynı zamanda müslümanları
sömürgeleştirilmekten ve Avrupa kapitalizmi ve emperyalizmden kurtarma adına
mücadele ettiği için İttihat partisi tarafından savunulmaktadır.” İttihat gazetesinde
İslam dininin sadece dini konularda değil, aynı zamanda müslümanların sosyo-politik
hayatlarının da odak noktasında bulunduğu ifade edilmekte ve İslamın Sosyalizmle
birliğinin mümkünlüyünü tartışan makaleler yayınlamaktaydı.
23
Bu
eğilim görünürde
sadece ideolojik tartışmalardan ibaret olsa da, genç bir devletin milli güvenliğini ve
bağımsızlığının pekiştirilmesini tehtit etmekte idi. Çünkü arkasına geniş bir
müslüman kitleyi ve bir kısım aydınları alan İttihatçılar, bir tarafdan Hükumetin iç ve
diş politikasına aşırı muhalefet ederek koalisyona katılmağı reddetmekte, diğer
taraftan ise Leninin başçılığında 1920’ de kurulan Bolşevik Rusyası ile yakın
ilişkiler
kurmaktan yana tavır aldılar.
1920 senesinde Anadoluda Mustafa Kemalın “müttefiklere” karşı verdiği
mücadeleye destek olmak amaçıyla Bolşevik Rusyası’nın 11. Kızıl Ordusunun
Azerbaycan üzerinden geçmesi gündeme geldiğinde Milli Hükumet buna karşı
çıkmıştır. Çünkü bu durum Azerbaycanın işgaliyle sonuçlanacağı tehlikesini
doğurmaktaydı. Ama ittihatçılar ve diğer Rusya Müslüman partileri Bolşeviklerin
Azerbaycana girmesini taleb etmeye başladılar.
24
11. Kızıl Ordu Azerbaycana doğru
harekete geçdiyi zaman olağanüstü parlameto toplanmıştır. Fakat Parlamento, mevcut
anlaşmazlıklar yüzünden sınır bölgelerinin savunulması konusunda
her hangi bir
21
Swietochowski,
a.g.e., s. 212.
22
Azerbaycan Tarihi, C. V, s. 290.
Söz konusu yazıda Sosyalizm yerine Bolşevizm kavramı kullanılmıştır, fakat burada maksadın
sosyalizm olduğu anlaşılmaktadır.
23
Azerbaycan Tarihi, C. V, s. 414.
24
Swietochowski,
a.g.e., ss. 212-213.
Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nde Din ve devlet İlişkileri (1918-1920)
351
karara varamamıştır. Sonuçta ciddi bir askeri mukavemetle karşılaşmadan
Azerbaycan Cumhuriyeti, 11. Kızıl Ordu tarafından isgal edilmiştir. Bunu izleyen
günlerde ise Hükumet yerel bolşevik partilerinden oluşan “Sovyetler Komitesine”
devredilmiştir.
Bolşevik Rusyası’nın Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’ni işgal etmek için
gerekçeler aradığı bu
zorlu dönemde, İttihat Partisinin bu tavrı bazı tarihçiler
tarafından Azerbaycanın bağımsızlığına karşı işlenen bir ihanet olarak
değerlendirilmiştir.
25
Bu tarihçiler, İttihatçıları şeriat taraftarı bir siyasi hareket olarak
görmekte ve İttihad partisinin bağımsız Azerbaycan Devleti idealini temelden kabul
etmediyini iddia etmekdedirler.
26
Fakat baktığımız
çoğunluk diğer kaynaklarda
İttihadın parlementar bir hükümüt çerçevesinde (hiç de şeriatçı değil) Azerbaycan
Halk Cumhuriyeti’ni savundukları bilgilerine rastlamaktayız.
SONUÇ
Azerbaycan Halk Cumhuriyeti bütün müslüman dünyasında kurulmuş ilk
parlamenter demokratik cumhuriyet olarak tarihe geçmiştir. Azerbaycan Halk
Cumhuriyeti, kadın ve erkeklere eşit oy hakkı tanımak, siyasi partilerle beraber
Azerbaycan’da yaşayan tüm azınlıkların da parlamentoda temsil olunmasını sağlamak
gibi bir çok ilklere imza atmıştır. Bundan başqa kısa zaman zarfında Parlamentar
Hükumet, demokratik ilkelere dayanan bir din-devlet ilişkisi ağını tesis ede bilmişdir.
Tabii
ki bu durum, Azerbaycanlı aydınların gerçekleştirdiği milli mücadelenin
sonucunda meydana geldi. Azerbaycan Halk Cumhuriyeti sadece 23 ay ayakta
kalmayı başarmasına rağmen, çağdaş Azerbaycan Devleti idealinin temellerini atmış
ve aynı zamanda Azerbaycan Halkının milli kimliğinin oluşumunda çok önemli
etkileri olmuştur. 1991 senesinde Sovyetler Birliğinin yıkılmasından sonra
bağımsızlığına kavuşan Azerbaycan Cumhuriyeti, Anayasa’da da vurgulandığı gibi
bizzat 1918-1920 yıllarında kurulan Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin devamı olma
niteliğindedir.
25
Bkz:
Arif Yunusov, İslam v Azerbadjane, Baku: “Zaman”, 2004, s. 142.
26
Yunusov,
a.g.e., ss. 138-139.