TÜRK
İ
YE'DE ÇA
Ğ
DA
Ş
LA
Ş
MA
sapkın (heretic) saydığı, baskı altında tuttuğu ya da yok etmeye çalıştığı inançlara
bağlı kişilerdir.
Bunların birincisi 1717 sonlarında İstanbul’a gelmiş olan bir Huguenot
(Hügno) grubunun başında bulunan Rochefort'dur.
Huguenot’lar, Fransa'da Ka-
toliklik'ten ayrılıp Protestan olan kişilerdir. Bunların büyük çoğunluğu, soylular
sınıfının önemli bir parçasından ve eski lonca zanaatları yerine önem kazanan
yeni zanaat ve sanayi kollarından olan kişilerdi. Bir ticaret burjuvazisinden çok
yeni bir manifaktür sanayii burjuvazisini temsil ediyorlardı. Özellikle Fransa'nın
Atlas Okyanusu kıyılarında önemli bir bölge olan La Rochelle'de yeni gemi yapı-
mı sanayiinde bunlar başta geliyorlardı. Bundan başka, Fransa'nın yeni askerî
deniz sanayiinde, kara fen subaylığında önemli bir yerleri vardı. Aynı bölgedeki
Rochefort deniz üssünde, Colbert zamanında deniz kuvvetlerinin en aşağı üçte biri
Protestandı. Bu bölgedeki 1.200 deniz subayı bunlardandı.
6
Fakat Fransız sarayına hükmeden Katolik Kilisesi, Katoliklik'e sadık kalan
köylüye dayanarak
Huguenotlara karşı amansız bir savaş açmıştı. 1562'den
1598'e kadar Fransa'da, Katolik-Protestan çatışması içsavaş aşamasına gelmişti.
1572'de Paris'te ve taşrada St. Barthelemy kıyımı ile sayısız Huguenot öldürül-
müştü. Bu savaşlarda La Rochelle ile Rochefort, Huguenotların önemli savunma
bölgeleri olmuştu. 1598'de çıkarılan Nantes Fermanı ile Protestanlık resmen tanı-
nıyorsa da Huguenotlara bir çeşit azınlık haklan tanınmıştı. Katolik Kilisesi'nin
baskılan altında ve Protestanlık'ın İngiltere, Hollanda ve Almanya'da olduğu gibi
siyasal başarı kazanma olanaklarının çok azaldığı bir zamanda, 1685'te Nantes
Fermanı kaldırıldı.
7
işte o zamandan sonra ve bütün 18. yüzyıl boyunca Hugu-
enotların Fransa dışına dalga dalga göç akımı başladı. Bunların birçoğu İngilte-
re'ye, Hollanda'ya, Almanya'ya, İsviçre'ye, bir kısmı Kuzey Amerika'ya göçtü.
8
Fransa'nın ekonomi ve çalışma hayatında Huguenot'lar. çalışmaya devam
etmekle birlikte gittikçe ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördüklerinden, örgütleri
aracılığıyla başka ülkelerde kendilerine koloniler kurma yollarını arıyorlardı. Yu-
karıda adı geçen Avrupa ülkeleri, bu ehliyetli Fransız Huguenot'larını kabul et-
mekle çok şey kazanıyordu. Fransa ise sonraları bu kayıpları çok pahalıya ödeye-
cektir. Bizim konumuz olan dönemde Huguenot göçünü büsbütün hızlandıran
olay, XIV. Louis'nin Mart 1715'te Protestanlık'ın her çeşidinin uygulanışına son
veren karan olmuştur.
Bu tarihten bir buçuk yıl sonra kendilerine Osmanlı ülkelerinde yerleşecek
yer, bunun için de hükümetten
izin almaya gelen Huguenot temsilcilerinin İs-
tanbul'da toplandığını öğreniyoruz.
9
Huguenotların istediği şey, öteki Avrupa
hükümetlerine başvurduklarında olduğu gibi, Osmanlı devletinden kendilerine
46
İ
LK A
Ş
AMA
Eflâk ya da Boğdan, olmazsa başka bir yerde yerleşme izni verilmesidir. Bu
amaçla, Hammer'in Fransız subayı olduğunu söylediği Rochefort o zamanki sa-
daret kaymakamı olan İbrahim Paşa ile görüşmelerde bulunmuş, başlığı, Bâb-ı
Âlî hizmetinde bir/en kıtası kurulması üzerine tasarı biçiminde bildirilen bir de
proje sunmuştur.
10
Bizi asıl ilgilendiren bu ikinci teklifteki fikirler, bir de iki teklifi desteklemek
için üzerinde durulan üçüncü bir fikirdir. Bu ikinci teklif, geleneksel Osmanlı mili-
ter örgütleri dışında ya da onun yanında ilk kez Avrupa yöntemleriyle kurulup
yetiştirilecek olan bir fen subaylığı örgütü teklifidir. Fransa'da Huguenot 1arın as-
kerlik alanındaki yerini incelediğimizde, bunların o zaman Avrupa'da bu alanda
en ileri kişiler olduğunu görürüz. Huguenotlara karşı savaşan Duc de Guise'in
komutanlığı altındaki kral ordusu bir paralı asker ordusu idi. Bu ordunun karşısına
Conde'nin komutası altında çıkan Protestanlar yepyeni bir askerî örgüt ve dev-
şirme sistemi geliştirmişlerdi. Para ile toplanan bir ordu yerine Protestan commu-
ite'lerinden devşirilen colloçue'ların birleştirilmesiyle regiment'lar (alaylar) kuru-
luyordu.
3
En çok şehir ve kasaba zanaatkârları arasından devşirilen regiment'la-
rın erleri eski Osmanlı yeniçerileri gibi disiplinliydiler ve ateşli silâh kullanıyorlar-
dı. O zamana dek Fransa'da ve Avrupa'da bu sınıf halk arasından asker toplan-
maz ve silâhlandırılmazdı. Toplumun aşağı sınıflarının silâhlandırılmasının tehli-
keli sonuçlar yaratacağından korkulurdu. Kral ordularının bir kısmı atlı şövalye-
ler, bir kısmı da para ile tutulmuş profesyonel yabancı paralı askerlerdi. Hugu-
enot'lar ilk kez, eski Osmanlılar gibi, devşirilmiş, ateşli silâhlarla donatılmış bir pi-
yade örgütü kurmuşlardı. Huguenot ordusunun asıl kitlesi süvari değil, arkebuzla
silâhlanmış piyade idi. Piyade ordusunun önemli bir merkezi Rochefort, benzer
örgütün deniz askerliğindeki merkezi de La Rochelle idi. Huguenot'lar belki de eski
Osmanlı yeniçeri örgütünü tanımış bulunuyorlardı. "Nizam-ı cedit" terimini ya da
terimin kendisini değilse bile kavramını ilk getiren belki bu Huguenot subayı
Rochefort olmuştur. Çünkü az sonra göreceğimiz gibi "nizam-ı cedit" terimi aslın-
da siyasal değil, militer bir terim olarak başlamıştır; "yeni asker kıtası birimi" an-
lamına gelir. Fransızca'daki regiment sözcüğü de "nizam" sözcüğünün tam karşı-
lığı olan Latince bir kökten gelir.
b
Rochefort, tasarısında, Türkiye'ye kabul edildikleri takdirde "cedit nizam"
alayları kurmak üzere subay eğitimini ve yetiştirmesini üstlenir; Protestanlık'ın
a Commune-. Eski Fransa'da feodal yükümlülüklerden bağışık, kentsel yerleşim birimleri; colloqm: bu-
günkü dilde "bilimsel toplantı" anlamına gelen
bu sözcük, eski Fransızca'da "toplama", "toplanma"
anlamına geliyordu; askerî bir terim olarak Türkçe'ye "takım" diye çevirilebilir.
b Günümüzde, "nizamın yerini tuttuğu halde pek kullanılmayan "düzen" sözcüğü yerine kullandığı-
mız "rejim" sözcüğü de aynı kökten gelir.
47