Selçuk iletiŞİM



Yüklə 2,6 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə119/120
tarix15.10.2018
ölçüsü2,6 Mb.
#74209
1   ...   112   113   114   115   116   117   118   119   120

Selçuk İletişim, 5, 3, 2008
244
Tespia bölgesinde savaşırlar Pers ordusunun
geri kalanının kaçmasına fırsat vermemek için
de geride kalırlar.
Sparta Kralı Leonidas ve 300 Spartalı asker
Pers Kralı Xerxes (Rodrigo Santoro) ve mil-
yonlarca askerine karşı özgürlükleri için ölü-
müne savaşırlar. Bu arada Kraliçe Corgo (Lena
Headey) eşini savaş alanında yalnız bırakma-
mak için parlamentoda konuşmaya çalışır.
Kraliçe Corgo, eşine ve askerlere yardım git-
mesi için kendisine yardım sözünde bulunan
konsey üyesi Theron ile birlikte olur. Kraliçe-
nin kendisi ile yaptığı zinayı konsey önünde
açıklayan Theron’u Kraliçe Cargo bıçaklar.
Theron’un üzerinden dökülen Pers parası, onun
da ihanetini onaylar niteliktedir.
Ölümüne savaşan 300 Spartalı asker, Persleri
durdururlar. Bu 300 askerin cesaretini, savaş
becerilerini ve korkusuzluklarını anlatması için
Leonidas, aralarından seçtiği bir askeri,
Sparta’ya haberci olarak gönderir. Geride kalan
bütün askerler ülkeleri uğruna ölürler. Bu as-
kerlerin tek istekleri unutulmamaktır. Bir yıl
sonra tekrar Perslere karşı yapılan savaşta,
Spartalılar bu destansı zaferi anlatmaktadırlar.
3.3. Doğu ve Batı Kimliklerinin İnşası Bağ-
lamında 300 Spartalı
Spartalı bir asker tarafından Leonidas’ın kral
olarak ülkesine dönmesinin hikayesinin destan-
sı bir şekilde anlatılmasıyla filmsel öykü baş-
lamaktadır. Filmsel öykü boyunca da bu anlatı-
cının sesi, Doğu ve Batı’nın takdim edilmesi-
ne/tanımlanmasına/sunulmasına görüntülerle
beraber eşlik etmektedir. Said’in de ifade ettiği
gibi, anlatıcı/yazar daima hem maddesi hem de
manası ile anlattığı dünyanın (Doğu’nun) dı-
şında bulunmaktadır. Bu dışarıdan oluşun baş-
lıca üretimi, tabiatı ile takdimdir (Said 1998:
37-38). Filmde anlatıcı rolünü üstlenen kişi,
300 Spartalıdan geriye kalan tek askerdir. Böy-
lece takdim edilmek durumunda kalan ve/veya
kendilerini takdim edemeyen Perslerin hikaye-
leri bir Batılının gözünden filmsel anlatıya
yansımakta, askerin anlattıkları ister istemez
bir yanlılık taşımaktadır.
Anlatıcı, savaşçı olarak bilinen Spartalılarda
her doğan çocuğun incelenip, hastalığı, sakatlı-
ğı olan çocukların, bebek iskeletlerinin olduğu
yere atıldığını ifade etmektedir. Filmsel anlatı-
da gururla sunulan bu davranışın, insan hakları
ilkelerine aykırı bir durum olduğu dikkatleri
çekmekte, ancak üstü kapalı bir şekilde bu tavır
geçiştirilmektedir. Doğan sağlıklı çocuğun
doğa ile savaşı, gücü, zorluklarla baş etmesi,
mücadeleci yapısı, teslim olmayışı, ülkeleri ve
bağımsızlıkları için ölmek üzere yetiştirilişi
anlatılmakta, Spartalıların açlıkla, susuzlukla,
soğukla ve daha pek çok şeyle sınanmasının
çocukken gerçekleştirildiği bilgisi aktarılmak-
tadır. Böylece Spartalılar için önemli kabul
edilen özellikler ortaya konulmaktayken, bir
Spartalının taşıması gereken nitelikler de; cesa-
ret, güç, mücadeleci yapı, teslim olmama ve
savaşçı olma olarak tanımlanmaktadır.
Hegel’in kişilerin kimlik kazanmasını birbirle-
riyle olan ilişkilerine bağladığı Köle–Efendi
diyalektiğinde olduğu gibi, toplumların kimlik-
lerini tanımlaması da aynı ilişkiye bağlanabil-
mekte, toplumların kimlik edinmesi, ancak
başkaları vasıtasıyla olabilmektedir. “Başkalık
olmadan kimlik olmaz. Diğer bir deyişle, aidi-
yet ve kimlik, başkalık ve öteki ile tanım-
lan[makta], anlamlan[maktadır]” (Yurdusev
1997: 20). Batı, ötekileştirdiği Doğu’yu kendi-
sinin tam karşıtı olarak güçsüz, korkak, hasta-
lıklı, ucube vb. olarak tanımlamaktadır. Filmsel
anlatının ilerleyen sahnelerinde ise bu tanım-
lama daha da açık olarak yapılmakta, Doğu,
Batı’nın gözüyle gösterilmektedir. Böylece
Batı’da ötekileştirdiği Doğu üzerinden kimliği-
ni inşa etmektedir.
Filmde Persler ve Pers saldırıları, kralın 30 yıl
önce karşılaştığı canavara benzetilerek anlatıl-
maktadır: “Bu canavar insanlardan ve atlar-
dan, kılıçlardan ve mızraklardan oluşuyor.
Hayallerin ötesinde büyük bir köleler ordusu,
küçük Yunanistan'ı yiyip yutmaya hazır.” Bu
canavarın karşısında ise 300 yıllık savaşçı
Sparta kültürü bulunmaktadır. Filmdeki oryan-
talist yaklaşıma göre Tanrı-Kral Xerxes’in
yönettiği despot, köle toplumunun karşısında,
dünyanın tek akıl ve adalet umudunu olan
özgür Sparta bulunmaktadır. Filmsel anlatıdaki
Persli elçinin fiziksel özellikleri dikkatleri
çekmektedir; Perslerin beyaz tenli ve normal
görünümlü olarak lahitlerde yer almasına rağ-
men, filmdeki Persli elçinin ten renginin siyah
olduğu, ayrıca iri burun delikleri, çirkin görü-
nümü, süslü giysileri, burnunda ve kaşındaki
piercingleri ile garip Doğulu olarak tanımlan-


Hollywood Sineması’nın Yeni Oryantalist Söylemi ve 300 Spartalı (236-249)
245
dığı görülmektedir. Elçinin siyah teni, aynı
zamanda Amerika’nın ırkçı politikasına da
gönderme yapmaktadır. Persler, görünümlerine
ek olarak aynı zamanda zalim, kötü, tehditkar
bir tavırla da sunulmaktadır. Böylece görünüm
itibariyle Persleri ötekileştiren filmsel anlatı,
Spartalıların kıyafetlerini lahitlerdeki gibi gös-
termeyi uygun görmektedir. Filmde bu elçiye
karşıt olarak, Spartalıların kaslı, atletik ve gü-
zel görünümlü olarak sunuldukları görülmekte-
dir. Turani (2005: 140), Greklerin tanrılarını
ideal vücut güzelliğinin özellikleri ile gördük-
lerini, ideal güzelin geniş omuzları, şişkin göğ-
sü, yağlanmamış ince beli, düz kalçası ve ko-
şucu bacakları ile çevik insan tipini de tanımla-
dığı belirtmektedir. Ancak insanların bu şekilde
olmayışları bu ideal güzel anlatısının tanrılara
atfedilmesini doğurmaktadır Nuri Kara da
(2008) benzer şekilde mistik ve gizemli olan
şeylerin tamamen geometriden yoksun ve ara-
besk kıvrımlar olarak incelip uzanan, kırılan
motifler olduğunu ifade etmekte, bilimsel dü-
şüncenin dışsallaşmasının ise ancak geometrik
formlarla olacağını ifade etmektedir. Latin
harflerinde A’nın üçgen, B’nin daire şeklinde
ifade edilmesi şekillerin birbirlerine eklemlene-
rek bilimsel ifadeyi oluşturması örneğinde
olduğu gibi, filmde de Spartalıların bedenlerin
bu mantıkla üçgen olarak oluşturulduğunu
ifade etmektedir. Conti (1995: 34-35), Yunanlı-
larda yapılan şeyin, en kusursuz biçimde ve-
rilmesi amacıyla üstün olarak yapıldığını, eksik
ya da kusurlarının belirtilmediğini ifade etmek-
tedir. Filmde de dönem kültüründe tanrılara
atfedilen güzellik anlayışı Spartalı askerlere
yüklenmekte, böylece bu karakterler tanrısal-
laştırılmaktadır. Bu tanrısallık ise film sonunda
karakterlerin ölümü ile ölümsüzleştirilmekte-
dir.
Filmsel anlatıya yansıyan bir diğer unsur da
Sparta’daki yaşamın özgürlüğüdür. Kılıçbay,
kendini klanın ya da polis’in dışında hiçbir
şekilde kimliklendiremeyen Yunan’da insanla-
rın bireyselleşmiş bireyler olduklarını söyle-
menin, bir eski Yunan romantizminden ibaret
olduğunu belirtmekte, özgürlük için de aynı
şeyin geçerli olduğunu, feodalitenin aşılmasına
kadar Batı için özgürlüğün, yalnızca köle ol-
mamak anlamına geldiğini belirtmektedir
(Kılıçbay 1998: 61). Böylece caddelerde gü-
lümseyerek dolaşan kadınlı erkekli
Spartalıların, ülkelerinde rahat, özgür, mutlu
olmadıkları saptanmaktadır. “Sözüm ona Yu-
nan demokrasisi, sitede yaşayanların büyük
çoğunluğunu (kadın, yabancı, köle) dışlayan
bir oligarşidir. Doğu’nun diğer kentsel odakla-
rındaki oligarşik yönetimden hiçbir farkı yok-
tur” (Kılıçbay 1998: 61). Diğer yandan film,
son dönemdeki milliyetçilik akımlarını arkası-
na almakta, izleyicisini etkileme yoluna git-
mektedirler. Kraliçe, sadece Spartalı kadınların
gerçek erkekler doğuracağını söylemekte,
Xerxes’in, gözüne kestirdiği her yeri fethedip
kontrolü altına aldığı söylenerek aç gözlü,
amaçsız, hırslı bir tanrı-kral kimliği tanımlan-
maktadır. Persli elçilere saldıran Spartalılar,
elçinin dokunulmazlığı kuralını çiğnemekte
ancak durum, milliyetçilik ve vatanseverlik
gibi unsurlarla haklı duruma getirilmektedirler.
Kuyuya atılan “Pers askerlerinin yüzleri, ‘İs-
lâmcı terörist’ klişesini anıştıracak biçimde
örtülü” (Tuncay 2007) olarak yansıtılmakta,
böylece filmdeki hedef ötekilerden bir diğeri de
belirginleşmektedir. Ayrıca ilerleyen sahneler-
den birinde, savaşçıların kostümlerinde Samu-
ray geleneksel maskeleri ve kıyafetlerinin Pers
kostümlerinde kullanıldığı, Doğulu ülkeler
arasına Japonya’nın da eklendiği görülmekte,
bir yandan yeni düşman ötekileştirilirken diğer
yandan Uzak Doğu da bu kapsam içerisine
sokulmaktadır.
Sparta’nın savaşa girebilmesi için, Leonidas’ın
gelenekler gereği tanrıların rahipleri Ephorlar’a
danışması gerekmektedir. Sparta’da şehri de-
netleyen resmi görevli olan Ephorlar’ın görev-
lerini kötüye kullandıkları ve rüşvet aldıkları
gerekçesiyle MS. II. yüzyılda kaldırıldıkları
bilinmektedir. Filmsel anlatının diyalogları
Ephorları; “Doğuştan pislik, insandan çok
yaratıklar, hastalıklı ihtiyar mistikler, kendini
beğenmiş, değersiz, çürümüş, yozlaşmış,
Leonidas'ın bile rüşvet verip yalvarması gere-
ken yaratıklar, Sparta'nın karanlıktan çıkma-
sından önceki zamanın değersiz kalıntıları,
saçma bir geleneğin artıkları” olarak tanımla-
maktadır. Böylece Spartalıların, kendilerini ve
dünyayı Ephorlar örneğinde olduğu gibi, dö-
nemdeki dinsel ve mistik anlayışlar yerine,
rasyonel bir şekilde anlamlandırdıkları, sorgu-
ladıkları ve akıllarıyla karar verdikleri görül-
mektedir. Filmsel anlatıda kral, Ephorlar’ı
dinlememekte, geleneklerin ve dinsel inançla-
rın gölgesinde kalarak duygusal anlamda karar
vermek yerine aksine rasyonel bir şekilde tak-


Yüklə 2,6 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   112   113   114   115   116   117   118   119   120




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə