Selçuk iletiŞİM



Yüklə 2,6 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə118/120
tarix15.10.2018
ölçüsü2,6 Mb.
#74209
1   ...   112   113   114   115   116   117   118   119   120

Selçuk İletişim, 5, 3, 2008
242
acımakta, merhamet etmektedir. 300 Spartalı
(Zack Snyder-2007) filmi tarihsel bir konuya
(Tespia Savaşı) sırtını yaslayarak Doğu’yu
tanımlamakta, ötekileştirmektedir. Film, Sparta
ve Pers savaşını, seçkin 300 Spartalı askerin,
despot, bağnaz, feminen Pers ordusuna karşı
savaşı olarak anlatmaktadır.
Özetlemek gerekirse; oryantalist söylemler
öncelikle Batı’nın kendi kimliğini tanımlamak
için ötekileştirdiği Doğu imgelemi üzerine
kurulmaktadır. Ayrıca bu ilişki bir iktidar iliş-
kisi olarak da dikkatleri çekmektedir. Oryanta-
list söylemlerle ötekileştirilen ülkelerin ve buna
paralel oryantalist motiflerin, Amerikanın ideo-
loji ve stratejisi paralelinde değiştiği ve farklı-
laştığı görülmektedir. Mistik, gizemli, feminen,
vb tanımlarla yaratılan Doğu imajının günü-
müzde varlığını koruduğu ancak özellikle 11
Eylül sonrası eskisinden çok farklı bir Doğu
imajının da yaratıldığı görülmektedir. Batı’nın
yeni kimlik tanımlamasında, Ortadoğu, Arap
ve Müslüman ülkelerin gizemli, mistik, egzotik
gibi özelliklerle tanımlanmadığı daha çok terö-
rist, korkulan, istenmeyen, düşman vb. nitele-
melerle kodlandığı görülmektedir.
3. ORYANTALİST BİR FİLM OLARAK
300 SPARTALI VE ANALİZİ
Mutman’ın belirttiği gibi, statik ve tarihsiz
Doğu formülü genel olarak köken sorunundan
ayrı düşünülememektedir. Çünkü bu Doğu’yu
geçmişte sabitleyen bir söylemsel figürdür”
(Mutman 2002: 111). Bu bağlamda filmsel
anlatıdaki Sparta ve Persler köken sorunundan
bağımsız düşünülememektedir. Girit’te temel-
leri atılan Yunan medeniyetinin Batı için ol-
dukça önemli bir yere sahip olduğu bilinmek-
tedir. Çünkü Batı, Yunan’ı kendi kökeni olarak
kabul etmektedir. Asya ve Avrupa arasında
binlerce yıla yayılmış olan ilişkilere nazaran iki
tarafa yüklenen misyonun bir çok araştırmacı
için değişmediği görülmektedir. Yunanistan,
Makedonya, Roma İmparatorluğu, Bizans
İmparatorluğu olarak değişen Batı, değerlerini
ve özelliklerini gelişerek bugüne taşımaktadır.
Doğu’nun ise Asur İmparatorluğu, Pers İmpa-
ratorluğu, Abbasi İmparatorluğu, Emevi İmpa-
ratorluğu ve Osmanlı  İmparatorluğu olarak
değiştiği ancak ona yüklenen sıfatların -Doğu
dönemin en güçlüsü olsa dahi- sabit kaldığı
bilinmektedir. 300 Spartalı (Zack Snyder-
2007) adlı film, bu iki uygarlığı Sparta ve Pers-
leri karşı karşıya getirerek Doğu ve Batı’yı
oryantalist söylemle tekrar kurmaktadır. Film
günümüzün bir paranoyasını  İran/Amerika
(Doğu/Batı) karşıtlığını perdeye taşımaktadır.
Bu noktada çalışma, günümüzde Doğu ve Batı
uygarlıklarına yüklenen anlamların ortaya
çıkarılması anlamında önem taşımaktadır.
3.1. Araştırmanın Yöntem ve Örneklemi
Film analizinde oryantalist unsurlar Edward
Said’in temelini attığı negatif bakış açısı ile
incelenmektir. Diğer yandan oryantalizmin
kurguladığı Doğu/Batı karşıtlığını ortaya çıka-
rabilmek amacıyla Lévi Strauss’un yapısalcı
antropoloji yöntemi kullanılmaktadır. Parsa ve
Parsa’nın (2002: 87) ifade ettikleri gibi yapı-
salcılığı dilbilimin dışına ilk kez taşıyan antro-
polog Strauss, dilsel yapıdaki çözümlemeleri
toplumsal yapıya taşıyarak antropolojik çözüm-
lemeler getirmektedir. “Yapısalcılığın görevi
dünyanın ne olduğunu değil, insanların bu
dünyayı nasıl anlamlandırdıklarını keşfetmek-
tir” (Fiske 2003: 151). Yapısalcılık kültürü bir
sistem olarak ele almakta ve bu sistemin için-
deki öğelerin ikili karşıtlıklar şeklinde yapılan-
dığını belirtmektedir. Strauss, sadece akrabalık
ilişkilerinin değil, sanat, din, mitler, ritüeller ve
yemek pişirmenin dahi sistemli bir yapı içinde
çözümlenebileceğini ileri sürmektedir. Dolayı-
sıyla bir sinema filmi de ikili karşıtlıklar çerçe-
vesinde sistemli bir yapı olarak çözümlenebil-
mektedir. Bu düalist yapı bireylerin zihinsel
yapısına yerleşmekte ve dünyayı anlamlandır-
ma sistemini etkilemektedir. Buradan yola
çıkarak kitle iletişim araçlarının özelde sine-
manın toplum ve kültür üzerindeki önemli
etkisi görülebilmektedir.
Lévi Strauss için dilin paradigmatik boyutu
önemlidir. Ona göre bir sistem içerisinde kav-
ramsal kategoriler inşa etmek, anlam yaratma-
nın özüdür ve bu sürecin temelinde ikili karşıt-
lık diye nitelendirdiği bir yapı bulunmaktadır.
Mutlak bir kategori olarak A yalnız olarak var
olamamakta varlığı B kategorisi ile yapılan
ilişkiye bağlı bulunmaktadır. Batı düşüncesinde
düalizm olarak ifade bulan, her kavramın karşı-
tıyla birlikte var olması ve her şeyin karşıtını
yaratması Doğu-Batı kavramlarının oluşmasın-
da önemli bir yere sahiptir. “Descartes birçok
parçadan oluşan varlık dünyasını tanımlarken,


Hollywood Sineması’nın Yeni Oryantalist Söylemi ve 300 Spartalı (236-249)
243
onun cisim ve ruhun kombinasyonundan oluş-
tuğunu ifade etmektedir. Bu düalizmin su gö-
türmez özüdür demektedir” (Morris 1995; 60).
Düalizmde bu mantıktan hareketle bir kavramı
tanımlayabilmek için, söz konusu niteliğin
sınırlarını, bir yandan karşıtıyla çizebilmekte
diğer yandan da ayırt etmektedir. Yani güzel;
çirkin olmayan, çirkinin özelliklerine sahip
olmayandır. Bu bağlamda güzel/çirkin,
iyi/kötü, doğru/yanlış, vb. düalizmler aynı
şekilde Batı/Doğu düalizmine de kaynaklık
etmektedir. Hegel’in köle-efendi diyalektiği de
Doğu-Batı oluşumunu ortaya koymak anlamın-
da önemli bir yere sahiptir. Diyalektik, özbilinç
kavramından yola çıkmakta, özbilincin oluş-
masını, bir başka özbilinç için var olması gibi
bir koşula bağlamaktadır. İşte oryantalist yak-
laşımdaki Doğu’nun Batı için var olması, bu
noktada özbilincin oluşmasını sağlamasıyla
ifade edilebilmektedir. Hegel “özbilinç ancak
başka bir özbilinç için (kendinde ve kendi için)
var olduğu ölçüde kendinde ve kendi için var-
dır” (Bumin 1993: 176) demektedir. Efendi
ancak, kendisini efendi olarak bilip-tanıyan bir
köleye sahip olması bakımından efendidir
(Kojevé 2001: 95). Köle olmadan efendi, efen-
di olmadan da köle olamamakta, diğer yandan
köle, köle olmayı, efendi de efendiliği kabul
etmektedir. Aksi takdirde ne köle ne de efendi
olmakta, böylece özbilinç kendisini tanımlaya-
cak nesne bulamamaktadır.
Kimlik, Hegel’in köle-efendi diyalektiğinde
yaptığı çözümlemeye benzer olarak toplumsal
bir olgudur. Yani Hegel’in kişilerin kimlik
kazanmasını birbirleriyle olan ilişkilerine bağ-
lamasına benzer bir şekilde, toplumların kimlik
kazanması da aynı ilişkiye bağlanabilmektedir.
Toplumların da kimlik edinmesi ancak başkala-
rı vasıtasıyla  olabilmektedir. Bir şeyin kimliği,
başka bir şeyin kimliğine bağlı bulunmaktadır.
Hegel’in köle-efendi diyalektiği ve ben-öteki
ayrımı, bireyi tüm kimlik kategorilerinde yapı-
labilecek bir ötekileştirmeye götürmektedir.
Böylece Doğu/Batı karşıtlığı da aynı  şekilde;
Ben, Batı ve Öteki, Doğu olarak kendini tanım-
layabilmektedir. Eğer Batı, Doğu’yu ötekileş-
tirmezse, ne kendi sınırlarını belirleyebilmekte,
ne de Batı olabilmektedir. Bu farklılığı yaratan
bu düalizmdir. Bu bağlamda Batı’nın Doğu’yu
ötekileştirmesi ve karşıtını tanımlaması bu
analiz yöntemine denk düşmektedir. Oryanta-
list yaklaşımlara göre “Batı’nın dışında kalan
toplumlar özel bir farklılık sistemi içerisine
yerleştirilir, ‘öteki’leştirilirler, radikal olarak
başka hale gelirler” (Keyman ve ark. 1996: 11).
Böylece yapısalcılık ötekileştirilen unsurların
ortaya konulmasını sağlayacaktır.
Araştırma için Hollywood sinemasının tanım-
ladığı yeni oryantalist söylem bazında, bu eleş-
tirilerin odak noktasına oturabilecek bir film
seçilmiştir. Filmsel anlatı, mistik, gizemli,
egzotik Doğu’yu tanımlamaktan öte, ilkel,
anormal, vahşi, despot, savaşçı, vb. tanımlama-
larla Doğu’yu daha çok 11 Eylül sonrası oryan-
talist söyleme denk düşecek şekilde tanımla-
maktadır. 300 Spartalı filmi içerdiği unsurlarla
İran’da yasaklanmış, ayrıca Yunanistan’da dahi
tepki almıştır (Hürriyet 2007). ‘Sinir bozucu
bir çalışma’ olarak filmi niteleyen Taşçıyan,
film hakkındaki eleştirisinde Le Monde eleş-
tirmeni Thomas Sotinel’in “Bir Nazi filmi
yapmışlar!” deyişini aktarmaktadır (Taşçıyan
2007). Çalışmada filmin anlatı yapısına ve
olay örgüsüne yansıyan oryantalist motiflerin
neler olduğu ortaya konularak, Hollywood’un
yeni oryantalist söyleminin Batı’nın siyasal
amaçları doğrultusundaki yeri, değişimi ve
nedenleri de böylece ortaya konulabilecektir.
3.2. Öykü
Pers elçi, Sparta’ya gelerek, Sparta’dan su ve
toprak ister. Bu kaba tavır ve istek yüzünden
Kral Xerxes’in elçilerinin öldürülmesi üzerine
Xerxes, Sparta’ya savaş açar. Bu arada gele-
neklere göre Kral Leonidas (Gerard Butler)
kahinleri ziyaret eder ve onlara savaşın uygun
olup olmadığını sorar. Fakat kahinler Xerxes
ile anlaşma yaptıkları için Persler ile savaşın
yapılmaması yorumunda bulunurlar. Kahinleri
dinlemeyen Sparta Kralı Leonidas, ordusunu
toplamaya başlar.
Leonidas komutası altındaki 300 kişilik Sparta
ordusu, Xerxes'in devasa ordusunun geçebile-
ceği tek yolu kapatarak Pers ordusuna saldırır,
bu durum ikinci günde de devam eder. Üçüncü
günde Efialtes adında bir ucube, Sparta ordu-
sunda savaşmasına izin verilmediği gerekçesiy-
le Spartalılara ihanet eder ve gizli geçidi Pers-
lerin verdikleri rüşvet karşılığında onlara göste-
rir. Ordunun geri kalanının bertaraf edilmesiyle
Kral Leonidas ile 300 Spartalı, ölüme gittikle-
rini bilerek, binlerce kişilik Pers ordusuna karşı


Yüklə 2,6 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   112   113   114   115   116   117   118   119   120




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə