Heracleios’la çok sıkı dostluk ilişkileri vardı ve İmparator’un ölümünden sonra, onun
ihsanlarına mazhar olduğu için, çocuklarına ve karısı Martina’ya da sadık kalmıştı…”
91
.
Kroniğin bu kaydından Kubrat’ın vaftiz edildiği ve Hıristiyanlığı
benimsediği sonucu çıkarılabilir. Fakat bu görüşü destekleyecek herhangi bir delil
yoktur. Ayrıca eğer Kubrat Hıristiyanlığı kabul etseydi o zaman bu dinin onun
ülkesinde ve Bulgar boyları arasında yayılması gerekirdi. Böyle bir veri mevcut
olmadığı gibi onlara ait mezarların eski Türk geleneğine göre defnedildiği
bilinmektedir. Kubrat’ın vaftiz olduğunu düşünen G. Vernadskiy’e göre Onun
ülkesinde Hıristiyanlığı yaydığına dair hiçbir malumat yoktur. Bundan dolayı onun
Hıristiyanlık inancını uzun süre koruduğu şüphelidir. Büyük ihtimalle halkının
büyük bir kısmının karşı olmasından dolayı Hıristiyanlıktan vazgeçerek Altay
kökenli olduğu tahmin edilen eski inancına geri dönmüştür
92
.
Kaynaklar, Kubrat’ın hayatının tam kronolojisini oluşturma imkânını
tanımamaktadır. Hiç kuşkusuz daha gençliğinde Bizans sarayı ile bağlantılı olmuştu.
Patrik Nikephoros’un yazdığına göre:
“619 yılında Hun boyunun efendisi (Yunancada kirios) arhontları ve doriforları
(mızraklı askerleri) ile birlikte imparatordan kendisini Hıristiyanlığın gizlerine dâhil
etmesini dileyerek Bizans’a geldi. İmparator (Heraklios) da onu istekli bir şekilde kabul etti
ve Roma’nın arhontları Hun arhontlarını Tanrısal kubbede evlat edindiler, bunların
kadınlarını da – eşleri olarak. Tanrısal gizlere dâhil edilenlere imparatorluk hediye ve
unvanları bahşedilmiştir: İmparator bunların önderini “patrik” unvanına layık bulmuş ve
hediyelerle Hun Devleti’ne (geri) bırakmış”
93
.
Bu bilgiler kaynakta ismi geçmese de bazen Kubrat’ın vaftiz edilmesi ile
ilgilendirilmektedir
94
. Bu görüşlerin aksine olarak J. Marquart Bizans sarayında
vaftiz edilen kişinin Bulgar-Dulo hanedanın kurucusu ve Kubrat Han’ın amcası olan
Hun-Ogur Reisi Organa olduğunu belirtmektedir
95
. Zira Bizans tarihçisi Nikephoros
Kubrat’ın bu unvan ile daha sonra 632-635 yıllarında ödüllendirildiğini
yazmaktadır
96
. Buna göre 619 yılında Organa, ya da başka bir “Hun” önderinin
91
Artamanov, Hazar Tarihi, s.161.
92
Vernadsky, Ancient Russia, p.200.
93
Raşev, Velikaya Bolgariya, s.38; Artamanov, Hazar Tarihi, s.211.
94
Zlatarski, İstoriya Na Blgarskata, s. 94; Vernadsky, Ancient Russia, p.198.
95
L. N. Gumilev, Eski Türkler, Çev. D. Ahsen Batur, İstanbul, Selenge Yayınları, 2004, s.255.
96
Raşev, a. y.
34
vaftiz edildiğini tahmin edebiliriz
97
. Burada bahsi geçen Hun Beyi’nin Avarların ya
da Türklerin vassallarından birisi olması da muhtemeldir. Esasen Hun Beyi’nin
vaftiz olup olmadığı da net değildir. Büyük ihtimalle Bizans ona hediyeler ve unvan
vererek temsil ettiği Hunlarla ilişkilerini güçlendirmeye önem vermiştir
98
. Ayrıca,
Patrik Nikephoros’da “Hunlar” ve “Bulgarlar” eşdeğer etnonim durumundadır.
Kuşkusuz 619 yılında Bizans diplomasisi Kırım’daki Bizans varlığını korumak için
kendilerine müttefik temin ederek Bulgar soylularını İmparatorluk tarafına çekmeyi
başarabilmiştir. Ayrıca, Sasanilerle sürmekte olan ağır savaşta yeni bir müttefik
yarar sağlayabilirdi
99
. Bu davranış I. Jüstiniyen zamanında (525-565) Utrigur önderi
Grod’un (Gord’un) vaftiz edildiği siyasetin devamı niteliğindedir. Nitekim Hunlar
arasında misyonerlik faaliyetleri sonucunda Onogur Piskoposluğu tesis edilmişti
100
.
Organa tanınmış bir kişiydi. Çünkü Kubrat’ı onun ismi ile belirlerler. İşaret
edildiği gibi, benzerlik çok uzak olsa da belki “Bulgar Hakanlar Listesi”ndeki
Gostun’un ta kendisidir. Başka bir fikre göre kendisi bağımsız bir Türk Hanı idi ve
kendisine Azak Denizi ile Kafkasya arasındaki mahalli boylar bağlanmıştı. Çin
kaynağı kendisine Mo-ho-t’un-hou (Bahadır-prens) demektedir. 630-631 yıllarında
Gök-Türk Kağanlığı’nda iktidar mücadelesi çerçevesinde iç savaş çıkmıştır. Bu
savaş Aşina soyunu destekleyen Nuşibi boyları konfederasyonu ile Orta Asya’da
iskân bölgesine sahip olan Dulu boylarının konfederasyonu arasındaydı. Mohodu-
heu Dulu kolundandı veya onlardan destek görüyordu. Kendisi amcası Tung
Yabgu’yu öldürüp tahta geçmiş. Fakat kendisi de savaşta ölmüş. Bu da görünüşe
göre onun yeğenine Kağanlık merkezi ile olan zayıf ilişkileri kesmesine ve kenar
tabi bir vilayetten yönetici Dulo soyu başta olmak üzere bağımsız saha kurmasına
sebep vermiş ki, kendisi de Organa’nın yeğeni olarak, muhtemelen kız kardeşinin
oğlu şeklinde bu soya tabiymiş
101
. R. Raşev’e göre Bulgar boylarının merkezden
ayrışması bir sonucu daha doğurmuştur:
97
Artamanov, Hazar Tarihi, s.220.
98
A. e., s.212.
99
İstván Zımonyı, “Bulgarlar ve Ogurlar”, Türkler, C.II, Ankara, Yeni Türkiye Yayınları, 2002,
s.611.
100
Artamanov, Hazar Tarihi, s.214.
101
A. e., s.217-218; Golden, Hazar Çalışmaları, s.55; Taşağıl, Gök-Türkler I, s.93; Raşev,
Velikaya Bolgariya, s.38-39.
35
“Bulgarlarla aynı soydan olan ve onların daha doğusunda aşağı İtil ile kuzey-batı
Hazar yanında yerleşmiş olan Hazarlar iç savaşta Nuşibileri desteklemişlerdi. Bu
Bulgarlarla Hazarlar arasındaki düşmanlığın sebebiydi. Zira bu düşmanlığın sonucunda
Bulgar toprakları 30 yıl sonra Hazarlar tarafından zapt edilecekti”
102
.
Büyük Bulgar Devleti’nin kurulması esnasında uluslararası durum da
Kubrat’ın başarısı için son derece uygundu. 630-631 yıllarında Batı Gök-Türk
Kağanlığı’nda iç çatışma başlamıştı. Doğu Gök-Türk Kağanlığı ise Çin’in darbeleri
neticesinde düşmüş ve 50 yıllığına varlığına son vermişti
103
. Tüm bunlar sahibi
oldukları uzak batıya ilişkin Türk taleplerine son vermiş ve Bizans-Pers
çatışmasında yerel boyların rolünü arttırmıştı. 626 yılına doğru Persler henüz
inisiyatifi ellerinde bulunduruyorlardı. Fakat Avar ve onlara tabi Slavlarla birlikte
organize edilen Konstantinopolis’in başarısız ablukası iki müttefikin hızlı batışına
işaret edecekti
104
. Theophanes’in belirttiği üzere Bizans doğuda Türk-Hazarlarla
ittifak tesis etmiştir. Hazarların indirdiği darbeler Sasanilerin gücünü kırmış ve bir
sonraki yılda İmparator Herakleios kadim Ninive’nin savunma duvarları altında
onlara ölümcül darbe indirmiştir. Daha sonra ise Dastagerd’teki Şah rezidansından
Sasani hanedanının hazinelerini almıştır
105
.
Böylece 630 yılına doğru Bulgar boyları Utrigur ve Kutrigurlar Gök-Türk
Kağanlığı’na ve Avarlara doğrudan bağımlı olmaktan kurtulmuşlar. Fakat bu olay
siyasi gösteriş ve askeri çatışmasız gelişerek, doğal bir süreç şeklinde işlemiştir.
Çünkü Kubrat Türk geleneklerini reddetmediği gibi bunlarla bağını da korumuştur.
Devlet oluşumunun daha önemli etkeni Avarlarla ilişkilerde ortaya çıkmıştır.
631-632’de Avarlarla Kutrigur Bulgarları arasında iç savaş başlamıştır. Kağan
Bayan’ın vefatından sonra Avar ve Kutrigur-Bulgar olmak üzere iki grup taht için
kendi adaylarını çıkarmış. Bunun sonucunda silahlı çatışma çıkmış ve bunu da
Avarlar kazanmıştır. Sağ kalan 9000 Kutrigur-Bulgar ise komşu Bavarya’ya hareket
etmişler. Orada Kral Dagobert onlara acıyarak kabul etmiş ve sonrasında ise
102
Raşev, Velikaya Bolgariya, s.39.
103
Geniş bilgi için bkz.: Taşağıl, Gök-Türkler I, s.82-93.
104
Vernadsky, Ancient Russia, p.199; Avarların 626’daki İstanbul kuşatması için bkz.: İsmail
Mangaltepe, “Avar Tarihinin En Önemli Savaşı: 626 İstanbul Muhasarası” , Karadeniz
Araştırmaları, Sayı 10, s.1-24.
105
S. A. Pletneva, Hazarı, Moskova, İzd. Nauka, 1986, s.19; Vernadsky, Ancient Russia, p.202;
Georg Ostrogorsky, Bizans Devleti Tarihi, Çev. Fikret Işıltan, 6. bs., Ankara, AKDTYK TTK
Yayınları, 2006, s.96.
36
Dostları ilə paylaş: |