46
rafından önlenmesinin sadece değerlerinin değil dayandığı temelin de engellenmesi
anlamına geleceğini bu durumda politik bir kaosa dönüşeceğini belirtmektedirler.
81
Postmodernizm, farklılıkları ve çoğulculuğu öncelleyen bir kavramdır. Habermas
bu noktadan hareketle postmodernizmi eleştirir. Habermas’a göre postmodernizmle
birlikte öznelcilik, bireycilik ön plana çıkmış; mantık ve sözün üstünlüğü yıkılarak
retorik ve yazının üstünlüğü benimsenmiş; bilim, din, felsefe sanat ayrımları yok
sayılmıştır. Bu durumda batı demokrasilerinin elde ettiği başarılar onları var eden
argümanlar yok edilmeye çalışılmaktadır.
82
Postmodernizm çerçevesinde gelişen eleştirel yaklaşımların içinde bireysel ve ya-
şamsal alandaki değişimlerin yol açtığı durumlar da tartışılmıştır. Yeni kültürün
oluştuğu, hakikat, gerçek, din, yaşam birey, insan gibi unsurlarda formun bozuldu-
ğu da gözlenebilmektedir. Bu açıdan bakıldığında postmodernizmin getirdiği temel
argüman bilginin değişimidir. Buradan hareketle edilen bilgi ve teknolojik gelişme-
lerin ışığında toplumsal karmaşıklığın arttığı, insanın kendisinin kontrolden çıktığı
yadsınamaz bir durumu da ortaya çıkarmaktadır.
İletişim ve bilginin edinilmesinde değişen hız faktörleri eşitlikçi yatay ilişkileri
arttırmış ve siyasal kimliklerin yok olmasına, ideolojilerin sınırlanmasına ulus
devlet anlayışında değişen görünümlerden dolayı sınırların zorlandığı buna ek
olarak kişinin kendi kimliğini konumlandıracak alanın yok olmasını da beraberinde
getirmiştir.
83
Gellner, postmodernizmi her şeye ve her alana dair aşırı müsamahakâr yaklaşımda
bulunduğu için saçmalık olarak nitelemektedir. Ona göre, gerçeğin göreli olduğu;
bütün inançların eşit ölçüde geçerli olduğu fikri temelden yanlıştır. Bu fikir çok ga-
rip bir şekilde, ahlaki açıdan çok geçerli olan bir fikre, bütün insanların eşit haklara
sahip oldukları fikrine gönderme yapmaktadır. Bütün insanlar eşit haklara sahip ise,
o halde bütün inanışlar eşit ölçüde doğrudur, demeye getirildiğini söylemektedir.
Postmodernizmin çok yanlış olduğu, cilalı, anlaşılmasının mümkün olmadığını be-
lirterek postmodernizme şiddetle karşı çıkmaktadır.
84
3. Tüketim Kültürü
Sanayileşme ve beraberinde oluşan modernleşme, bireylerin gündelik yaşamını etki-
leyen dinamik faktörleri oluşturmuştur. Teknolojinin ilerlemesi ve endüstriyel geli-
şim, üretimin belirli noktalara kadar artmasına neden olmuştur. Dolayısıyla endüst-
riyel sürecin önemli sorunu artan ürünlerin nasıl satılması gerektiğidir. Bu değişimin
getirdiği düşünceyle birey üretici niteliğini yitirerek tüketici durumuna geçmiştir.
Baudrillard’ın yaklaşımıyla bakılacak olursa bir dönemin (üretim toplumunun) ka-
panışı, diğer bir dönemin (tüketim toplumunun) açılışını da beraberinde getirmiştir.
81 Aytekin Yılmaz, Modernden Postmoderne Siyasal Arayışlar (Ankara: Vadi Yayınları, 1996), 101.
82 Aslan ve Yılmaz, “Modernizme Bir Başkaldırı”, 105.
83 Yılmaz, Modernden Postmoderne, 162.
84 Ernest Gellner, “Mülakat”, Konuşan: Şahin Alpay, Türkiye Günlüğü, 24 (1993), 61.
Harun Kırılmaz / Fatma Ayparçası
47
Sistemde yaşanan bu dönüşüm insanlara emekçi ve tasarrufçu olarak değil, sadece
tüketiciler olarak ihtiyaç duymaktadır.
85
Üretimin artması ve kitleselleşmesi, ürünlerin alım satımında daha fazla insanın
sürece dâhil olması, küreselleşme ve buna bağlı olarak sınırların ortadan kalkma-
sı, üretim şekillerinin değişmesi, tüketim şekillerindeki güncellemelere ve gündelik
yaşamın bu süreçlerden dolayı evrim geçirmesine neden olduğu söylenebilir. Tay-
lorist- Fordist üretimin artmasıyla başlayan artı ürün oluşumu ürettiğini tüketmek
zorunda kalan bireyleri oluşturmuştur. Bu dönüşüm özellikle 1980’li yıllara gelindi-
ğinde farklı bir alana yani kültürdeki değişime de ön ayak olmuştur. Yaşanan kültürel
değişim, kendisini doğuran tarihsel, ekonomik, teknolojik ve kültürel bağlantılarının
ötesinde, ürünlerin, değer kazandığı bir kültürel düzen olarak; ihtiyacının dışındaki
ürünleri ve şeyleri kullanmak, harcamak, israf etmek şeklinde ortaya çıkmış, yeni bir
kültür anlayışını, tüketim kültürünü oluşturmuştur.
Toplumun gündelik yaşam alanında değişimi getiren, onu geleneksel kültürel
anlayıştan kopararak modern kültürü oluşturan kapitalizmin gücü korkutucu
boyutlara ulaşmıştır. İnsanların zaman ve mekâna dair algılarını etkileyen,
tüketim biçimlerinden neleri ihtiyaç olarak kabul edeceklerine kadar birçok açıdan
kapitalizmin belirleyici etkisinin olduğunu söylemek mümkündür.
86
Tüketim eylemini sadece üretilen malların tüketilmesi süreci olarak görmemek ge-
rekmektedir. Nitekim Bauman tüketim kültürünü, metaların mübadele değerinin
ortadan kalkması, malların yarar işlevi yerine gösterge işlevinin ön plana çıkması
olarak tanımlamakta ve imrenilerek tüketilen şeyin göstergeler olduğunu anlatmak-
tadır.
87
Bu yorumdan hareketle tüketim toplumu yaklaşımından ziyade ele alınan
çalışmada tüketim kültürü olgusunu değerlendirmek daha doğru olacaktır.
Tüketim kültürü göstergeleri tüketmek olduğuna göre bu kültürün tipik özelliklerine
bakmak gerekmektedir. Tüketim kültürü, tüketicilerin çoğunlukla statü arama, baş-
kalarına karşı farklılığını ortaya koyma, yenilik arama ancak bunun da son model
olması gibi maksatlarla ürün ve hizmetleri tutkuyla arzuladıkları, peşine düştükle-
ri, elde etmek için çalıştıkları bir kültüre denk gelir. Bu kültür, çağımızın egemen
kültürel biçimini yansıtan doyumcul zevk arayışı, meta fetişizmi, kullan-at, arzular,
alışveriş bağımlılığı vs. bu kültürün tipik özelliklerini oluşturmaktadır.
88
Tüketim kültürü, maddi ve somut olanın tüketilmesinin yanında hizmetlerin ve so-
yut olan pek çok şeyin de tüketilmesi olarak yorumlanabilir. Harvey’in de ifade ettiği
gibi, tüketim temposu sadece giyim, süsleme ve dekorasyonda değil, aynı zamanda
hayat tarzları ve dinlenme faaliyetlerini de (boş zaman ve spor alışkanlıkları, pop
müzik türleri, video ve çocuk oyunları vs.) kapsayan geniş bir alanda hızlanmaya ne-
85 Jean Baudrillard, Tüketim Toplumu, 98.
86 Umut Omay, Emeğin Kültür ve Manipülasyon Teorisi (İstanbul: Beta Yayınları, 2009), 119.
87 Zygmunt Bauman, Çalışma, Tüketicilik ve Yeni Yoksullar, çev., Ümit Öktem (İstanbul: Sarmal Yayınevi, 1999),
83.
88 Ömer Aytaç, “Tüketimcilik ve Metalaşma Kıskacında Boş Zaman”, Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Dergisi, 11/1 (2006), 31.
İnsan&İnsan (3/8, Bahar/Sprıng 2016)