S e t a 1 y ı l l ı ğ ı



Yüklə 5,84 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə70/256
tarix18.06.2018
ölçüsü5,84 Mb.
#49335
1   ...   66   67   68   69   70   71   72   73   ...   256

170

m a r t   1 1

Türkiye siyasal tarihine paralel bir değişim gös-

terdiğine dikkat çekiliyor. Tek parti döneminde 

sorun, ağırlıklı olarak asayiş kaygısı ekseninde 

homojen bir ulus inşa etmenin önündeki engel-

lerin kaldırılması olarak okunurken, çok partili 

döneme geçişle beraber, sorun ağırlıklı olarak 

yönetimde yaşanan aksaklıkların giderilmesi 

olarak kodlandı. 1990 sonrasında, gerek iç si-

yasette gerekse dünya siyasetinde vurgusu gide-

rek artan sivilleşme ve sorunların siyasi çözü-

mü eğilimine paralel bir biçimde, Kürt meselesi 

de bu bağlamda değerlendirilmeye başlandı.

Tek parti döneminde hazırlanan çalışmalarda 

sorun “iskân, asimilasyon ve inkâr” yaklaşımıy-

la değerlendirilirken, 1990’larda inkâr siyaseti-

nin yerini “tanıma” ve “demokratik standartla-

rın yükseltilmesi” aldı. 

 

Kürt sorununda toplumsallaşma tehlikesi 

Kitapta öne çıkan temel tezlerden bir diğerin-

de, Kürt sorununda 1990’lı yıllarda dile getiri-

len önerilerin %90’nın karşılanmasına rağmen, 

bu düzenlemelerin zamanında yapılmadığı için 

beklenen faydayı sağlamadığı belirtiliyor.   

Yayman, devletin Kürt sorunu hakkında ne ya-

pacağına karar verememesinin bir başka sorun 

oluşturduğunu ifade ederken, bölgede oluştu-

rulan basınçla devletin bir karar anına zorlan-

dığını belirtiyor. Kürt sorununun hızla bir Türk 

sorununa dönüşmesinin çözümü zorlaştırdığı-

nı belirten Yayman, sürecin yanlış yönetilmesi 

sonucunda devletin yarattığı bir sorun olmak-

tan çıkarak toplumsallaştığı tehlikesine dikkat 

çekiyor.

Çalışma Türkiye’nin sorun karşısında nerede 

hata yaptığının ve bundan sonra neler yapması 

gerektiğinin belgesi niteliğinde. Kitabın sonun-

da yer alan “Çözümün Neresindeyiz?” tablosu

ve Raporlar Çizelgesi Türkiye’nin Kürt sorunu

hafızasını fazla söze gerek bırakmadan ortaya 

koyuyor.


Sayılarla Kürt sorunu hafızası

Kitapta 1920–2010 yılları arasını irdeleyen Yay-

man, toplam 70 raporu, sorunu tarifi, çözüm 

önerileri ve aktörleri bağlamında ele alıyor. Ra-

porların iki ana dönemde yoğunlaştığı görülü-

yor. Birincisi tek parti döneminde, ikincisi ise 

90’lı yıllarda yapılan çalışmalardır.

•  Rapor  yazma  geleneğiyle  sorunun  şiddeti

arasında doğrudan bir bağ bulunmaktadır. 

Sorun yoğun biçimde gündeme geldiği dö-

nemlerde daha çok rapor yazma ihtiyacı du-

yulmuş normal zamanlarda sorun yok sayıl-

mıştır.  

 Konuyla ilgili, devlet, siyasal partiler, sivil 

toplum örgütleri tarafından değişik zaman-

larda yapılmış çok sayıda çalışma bulunmak-

tadır. Bir anlamda bu konuda söylenmemiş 

bir söz, yazılmamış bir cümle kalmamıştır.

 

51 yıllık olağanüstü hal! 

•  Cumhuriyetin ilk yıllarında kurulan 5 Genel

Müfettişliğin 3’ü Doğu ve Güneydoğu Ana-

dolu Bölgesindedir. Bölgedeki olağanüstü 

uygulamalar bununla da sınırlı kalmamış 

1987  yılında  Olağanüstü  Hal  Bölge  Valiliği

kurulmuştur.

•  Bölgede 1925 Şeyh Sait İsyanından son-

ra ilan edilen sıkıyönetim fiilen 1950’de 

kaldırılmıştır. Bölge 25 yıl boyunca örfi 

idare(sıkıyönetim) koşullarında tutulmuştur.

•  Bunun yanında 1978’den 2002 yılına kadar 

bölge sıkıyönetim ve OHAL uygulamalarıy-

la yönetilmiştir. Başka bir ifadeyle bölge 51 

yıldır olağan olmayan yönetim usulleriyle 

yönetilmiştir.

•  51 yıl Olağan üstü usullerle yönetilen bir böl-

gede sorun çıkmaması ilginç olacaktır.

 

Terörün maliyeti: 120 Atatürk barajı,  

150 Boğaz köprüsü… 

•  1984 yılından bu yana terörle mücadeleye ay-

rılan kaynağın 300 milyar dolar olduğu öne 

sürülmektedir. Terörle mücadeleye ayrılan 

300 milyar dolarla, 15 bin adet 24 derslik-

li okul, 900 adet 400 yataklı tam teşekküllü 

eğitim ve araştırma hastanesi, 150 adet boğaz 

köprüsü, 120 adet Atatürk barajı yapılabilir-

di.

•  Türkiye 120 adet Atatürk Barajını bölgeye 



yapmış olsaydı bugün zaten böyle bir soru-

Çalışma  Türkiye’nin  sorun  kar-



şısında  nerede  hata  yaptığının  ve 

bundan sonra neler yapması gerekti-

ğinin belgesi niteliğinde.



171

k ü r t   s o r u n u   r a p o r u

nu olmayacaktı. Türkiye sorunla gerçek an-

lamda yüzleşmediği için geçici ve günübirlik 

tedbirlerle problemi çözmeye çalışmaktadır.

•  Osmanlı’dan günümüze toplam 29 Kürt is-

yanı çıkmıştır. İsyanların en yoğun olduğu 

dönem 1925–1937 arasıdır. En uzun isyan 33 

yıldır devam eden 29. isyandır.

•  TBMM  Göç  Komisyon’un  raporuna  göre,

Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde 

güvenlik nedeniyle boşaltılan yerleşim biri-

mi sayısı 3 bin 428’dir. Bu yerlerde yaşayan 2 

milyona yakın yurttaşımız zorunlu göçe ma-

ruz kalmışlardır.

•  Türkiye terörle mücadele amacıyla sınır öte-

sine bugüne kadar irili ufaklı toplam 25 sınır 

ötesi operasyon yapmıştır.

 

50 bin can kaybı!

•  Türkiye  Cumhuriyeti  Devleti  PKK  ile  mü-

cadelede Kurtuluş Savaşından daha büyük 

kayıplar verilmiştir. Genel Kurmay Başkan-

lığının verilerine göre Türkiye Kurtuluş Sa-

vaşında 10 bin 885 şehit verilirken PKK ile

mücadelede 11 bin 735 şehit verilmiştir. Ben-

zer bir durum Mete Tunçay’ın ifadesiyle Şeyh

Sait isyanı için de geçerlidir.

•  PKK  ile  mücadelede  verilen  kayıplar  konu-

sunda farklı istatistikler bulunmakla birlik-

te bütün bu rakamlar alt alta toplandığında 

Türkiye Cumhuriyeti kimliği taşıyan 50 bin

insan hayatını kaybetmiştir.  

•  1984 yılından bu yana 5 Cumhurbaşkanı, 8

Başbakan, 8 Genelkurmay Başkanı, 22 İç İş-

leri Bakanı görev yapmış, 15 hükümet değiş-

miş,  Olağanüstü  Hal  Bölge  Valiliği  kurulup

kapatılmış ancak sorun hep yerinde kalmış-

tır.


•  Kürt sorunu hakkında en çok rapor hazır-

layan partiler sosyal demokratlar olmuştur. 

Sosyal demokratların hazırladığı 11 raporda 

çok sayıda öneri yer alırken bu önerilerin çok 

az bir kısmı sosyal demokrat partiler tarafın-

dan hayata geçirilmiştir.   

•  Kürt sorunu hakkında ilk kapsamlı çalışma-

yı yapan parti kamuoyunda bilinenin aksine 

DSP’dir. DSP’nin Güneydoğu Raporu sorun

hakkında yapılmış ilk çalışma özelliği taşı-

maktadır.

İlk açılım DYP-SHP hükümeti’nden…

•  Kürt sorununda ilk ‘Açılım’ 1991 DYP-SHP

koalisyonuyla olmuştur. Koalisyon proto-



Yüklə 5,84 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   66   67   68   69   70   71   72   73   ...   256




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə