anlatmaktadır. Prof. Uzunçarşılı’ya göre I.Murat döneminde topun kullanıldığına şüphe
yoktur, ancak bir Topçu Ocağının olup olmadığı belli değildir. Topçu Ocağına
acemilerden erat alındığına göre, Topçu Ocağının Yeniçerilerden biraz sonra
kurulduğunun kabul edilmesi yerinde olacaktır. 1453 yılında İstanbul’un fethinde bir
miktar topun kullanılmış olmasıda bu düşünceyi doğrulamaktadır
(Uzunçarşılı,1988b:35–36).
15. yüzyılın başlarında varlığı bilinen Topçu Ocağının kurulmasından sonra, buraya
acemi ocağından asker alınmaya başladı. Bunlar, çoğunlukla devşirildikten sonra çiftçi
Türklerin hizmetlerine verilip, oradan ulufeye kaydedilmek üzere acemilikte hizmete
alınacakların arasından seçilirdi.
Top dökmek ve muharebede top kullanmak üzere iki kısımdan oluşan Topçu Ocağı,
Kapıkulu Ocaklarının yaya kısmına dâhil olup tamamıyla müstakil bir halde
bulunuyordu (Uzunçarşılı, 1988b:35).
Topçu Ocağının personele ihtiyacı bulunduğunda Topçubaşı durumu yazı ile Divan-ı
Hümayuna bildirirdi. Topçu Ocağına tahsis edilen erat “Şagirt” (çırak) olarak deftere
kaydedilirdi. Top kullanan topçu eratı, ilk zamanlarda katır ve develerle taşınan hafif
toplarla beraber savaşa gidip topları kullanırlardı. Kapıkulu Topçularının başındaki
kumandana Topçular Ağası=Topçubaşı=Sertopi denirdi. Bundan sonra, “Dökücübaşı”,
ondan sonra “Ocak Kethüdası” ve “Çavuş” gibi ocağın büyük rütbeli subayları gelirdi
(TSK Tarihi 3/1, 1964:238–239).
Topçu kışlaları ile top dökümhanesi halen İstanbul’da “Tophane” adıyla bilinen semtte
bulunuyordu. Evliya Çelebinin kaydına göre Tophaneyi Fatih Sultan Mehmet ile oğlu
II. Beyazıd yaptırmıştır. Kanuni Sultan Süleyman zamanında tophane binası
yıktırılarak, ihtiyaca göre daha büyük ölçüde yeniden yaptırılmıştır. Fatih Sultan
Mehmet’in topçuluğa önem vermesiyle gelişmeye başlayan Topçuluk faaliyetleri, II.
Beyazıd zamanında Kral Şarl’ın Napolide bulunduğu sırada, bir grup top dökücüsünün
ve topçusunun Osmanlı devletine getirilmesiyle daha da gelişmiştir (Uzunçarşılı,
1988:39-40).
II. Beyazıd’ın Topçuluğun gelişmesi için çaba göstermesinin nedeni babası Fatih Sultan
Mehmed’in topçuluğa çok önem vermesidir. Fatih Sultan Mehmed İstanbul’un
23
fethinden önce Edirne’de “Urban” adındaki Macar ustadan yararlanarak büyük bir top
döktürmüştür. Rumelihisarına yerleştirilen bu topla yapılan atışta, Boğaz’dan geçen bir
Venedik gemisi batırılmıştır. Ağırlığı 17,7 ton olan bu top, daha sonra Çanakkale
Boğazına yerleştirilerek, düşman gemilerine karşı kullanılmıştır. Macar Urban
tarafından yapılan bu top İstanbul’un fethinde kullanılan en büyük toptur. Rum
kaynakları da, Fatih’in İstanbul kuşatmasında top döküm evlerinde, savaşın durum ve
gereğine uygun toplar dökmeleri için direktif verdiğini ve özel amaçlara göre savaş
alanında top döktürdüğünü yazmaktadır. Nitekim Haliç’teki düşman gemilerini birer
birer batırmak ve tam bir deniz egemenliği sağlamak amacıyla, havan topları
döktürmüştür (TSK Tarihi, İdari ve Lojistik, 1995:185-186).
1456 yılının baharında, Belgrad’ı almaya karar veren Fatih, gerekli hazırlıkları
yaptırırken, Morava Nehrinin kenarında görülmemiş büyüklükte taş gülleler atabilen
yedi havan topuyla, çeşitli çapta daha küçük 300 Muhasara topu da yaptırmıştır.
O dönemde top dökümü ilkel usullerle yapılmakta olup, barut sanayiside henüz
gelişmemişti. Bu nedenle, topların attığı gülleler önceleri taştan yapılıyor, etkileri de az
oluyordu. Bu durum kalelerde gedik açmayı güçleştiriyordu. İlk dönemlerde kundağı
mevcut olmayan top namluları, kütükler üzerinde veya yere gömülerek
kullanıldığından, gereği gibi nişan da alınamıyordu. Bu nedenle her bir topla, günde
dört-beş gülle ancak atılabiliyordu. Macar Urbanın döktüğü topların başarılı olmasından
sonra Fatih Sultan Mehmet, Urban, Saruca ve Donar adındaki ustalara yeni toplar
döktürmüştür. Yeni dökülen iki büyük top için 600 kantar tunç sarf edilmiştir. Bu olay o
dönemde gelişmiş bir maden sanayisinin de mevcut olduğunu ve ağır sanayiinin bu
maden sanayisiyle desteklendiğini göstermektedir (TSK Tarihi, İdari ve Lojistik,
1995:186–187).
Fatih Sultan Mehmet tarafından yapılan Tophanenin içinde, yüzlerce top kalıbı dolaplar,
iki büyük tunç fırını, top arabası imalathanesi vardı. Yavuz Sultan Selim döneminde de
top dökümüne devam edilmiştir. Kanuni Sultan Süleyman, Macaristan seferinde Budin
Kalesini ele geçirmiş ve içinde top döktürmüştür. Kanuni, Doğu ve Güneydoğu
Anadolu’da yapılacak hareket için Erzurum, Basra, Bağdat ve Diyarbakır’da tophaneler
yaptırmıştır. Nitekim 1566 yılında top dökümü için kalıp yapımında kullanılan toprak,
24
Hasankeyf’ten Bağdat ve Basra’daki tophanelere yollanmıştır (TSK Tarihi, İdari ve
Lojistik, 1995:187).
Topçu ortaları, Nizam-ı Cedide kadar, ağa bölüğü ve cemaat olarak iki kısımdan
oluşmaktaydı. Topçu ocağı erleri, yeniçeriler gibi ya hükümet merkezinde veya
sınırlardaki şehirlerde, kıyılarda ve önemli şehirlerdeki kalelerde olmak üzere iki türlü
hizmette bulunurlardı. İstanbul dışındaki kalelerde vazife alan topçular, merkezden
atanan Topçubaşı’nın komutasında bulunurdu. Kalelerdeki topçuların bilgileri zaman
zaman denetlenir, bu denetlemede başarı gösteremeyenler görevlerinden çıkarılır,
yerlerine uygunları alınırdı. Taşrada bulunan top imalathanelerine de İstanbul’dan
ustalar gönderilirdi (TSK Tarihi 3/3, 1981:139-142).
Osmanlı ordusundaki topçu mevcudu dönemlere göre değişiklik göstermektedir.
Yapılan araştırmalara göre Topçu Ocağının mevcudu 16. yüzyılın ilk yarısında 1024
olup, bu yüzyılın sonlarına doğru Ocak mevcudu dört bine çıkmıştır. Köprülüler
devrinde bu sayı 2026 iken on yedinci yüzyılın sonlarında muharebelerin de devam
etmesi nedeniyle topçu miktarı 5084’e çıkmıştır. Başlangıçta küçük olan toplar,
muharebelere katır ve develerle taşınırken sonradan yapılan büyük toplar top
arabalarıyla taşınmaya başlamıştır. Sefere giden Topçular, yürüyüşte Cebehane’nin
önünden giderlerdi. Ağır olup “kale küp” denilen kaleleri dövmeye yarayan toplar
verilen emre göre ya geriden gelir veya hiç getirilmezdi. I. Viyana kuşatması esnasında
büyük topların getirilmemesi sebebiyle Osmanlı ordusunun başarısız olduğu da
söylenmektedir. (Uzunçarşılı, 1988 II) Bu sorunların üstesinden gelmek için ilerleyen
yıllarda Osmanlı Ordusunda hem Top Arabacıları ocağı hem de sürat topçularının
kurulduğu görülmektedir. Topçu Ocağında sonraki yüzyıllarda yapılan ıslahatları diğer
bölümlerde ayrıca inceleyeceğiz.
1.1.6. Top Arabacıları Ocağı
Kapıkulu ocaklarının yaya kısmına mensup olan Top Arabacıları Ocağı, büyük olmaları
nedeniyle deve ve katırlarla taşınamayan topları taşımak için kurulmuştur. Top
arabalarının ilk defa Fatih Sultan Mehmet’in Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan için
çıktığı seferde kullanıldığı anlaşılmaktadır. Ancak Fatih dönemindeki kayıtlar
25
Dostları ilə paylaş: |